Ritim İstanbul A5 Blok No:46, D:112, 34846 Maltepe/İstanbul

Ana Sayfa Blog Sayfa 3

Meta açıklamaların SEO bakımından önemi

0

Web dünyasında yol alırken, internetin karmaşık labirentinde kaybolmamak için bir harita gibi önemli olan şey nedir? Cevap basit: Meta açıklamaları (meta description). Bir web sayfasının dijital vitrini olarak düşünülebilecek bu kısa metinler, sadece içeriği özetlemekle kalmaz, aynı zamanda arama motorlarının ışığında sitenizin parlaklığını artırmanın anahtarlarından birini sunar. SEO’nun en iyi dostlarından biri olarak, meta açıklamaları sadece birkaç kelime veya cümle değil, dijital varlığınızın çekici birer yansımasıdır. Haydi, bir adım öne çıkmanın ve tıklama dünyasının kapılarını aralamanın büyülü dünyasına doğru bir yolculuğa çıkalım.

<meta> nedir?

<meta> ögesi, HTML belgesinin <head> bölümünde kullanılan bir etikettir. Bu etiket, web tarayıcılarına veya arama motorlarına belirli bilgileri iletmek veya sayfanın davranışını ayarlamak için kullanılır. En yaygın kullanım alanlarından biri, sayfa açıklamalarını içeren meta açıklama etiketini belirtmektir.

Bazı <meta> örnekleri:

  1. Meta Açıklama:
<meta name="description" content="Web sayfasının içeriğini özetleyen kısa açıklama">
  1. Charset Belirleme:
<meta charset="UTF-8">
  1. Meta Anahtar Kelimeler:
<meta name="keywords" content="anahtar kelime 1, anahtar kelime 2, anahtar kelime 3">
  1. Sayfa Yönlendirmesi (Redirect):
<meta http-equiv="refresh" content="5;url=https://www.advdyn.com">
  1. Sayfa Görüntüleme Ayarı:
<meta name="viewport" content="width=device-width, initial-scale=1.0">
  1. Sayfa Tarayıcı Uyumluluğu:
<meta http-equiv="X-UA-Compatible" content="IE=edge">

Bu örneklerde görüldüğü gibi, <meta> ögesi geniş bir yelpazede kullanım alanlarına sahiptir ve web sayfasının davranışını, görünümünü veya arama sonuçlarındaki gösterimini belirlemek için kullanılabilir.

meta açıklama
Meta açıklamalar kod kısmında nasıl görünür?

Meta açıklamaları nedir?

“Meta açıklamalar” genellikle web sayfalarının HTML kodunda bulunan ve arama motorları ile sosyal medya platformları gibi çeşitli yerlerde görünen kısa açıklamalardır. Bu açıklamalar, genellikle sayfanın içeriğini özetlemek veya kullanıcılara sayfa hakkında bilgi vermek amacıyla kullanılır.

Meta açıklamalar, “meta” etiketleri içinde yer alır ve HTML belgesinin “head” bölümünde tanımlanır. “meta” etiketleri, tarayıcılara ve arama motorlarına belirli bilgileri iletmek için kullanılır. En yaygın olarak kullanılan meta açıklama etiketi şu şekildedir:

<meta name="description" content="Sayfa içeriği hakkında kısa açıklama buraya yazılır.">

Bu açıklama, sayfanın içeriğini özetler ve kullanıcıların arama sonuçlarında veya sosyal medya paylaşımlarında gördüğü metin olarak kullanılabilir. Arama motorları, bu meta açıklamayı sayfanın içeriğini anlamada ve kullanıcılara uygun sonuçlar sağlamada yardımcı olarak kullanabilir.

Meta açıklamalar, SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) açısından da önemlidir. İyi yazılmış ve ilgili meta açıklamaları, arama sonuçlarında daha çekici görünebilir ve kullanıcıların tıklama olasılığını artırabilir. Ayrıca, sosyal medya platformlarında paylaşıldığında da sayfanın içeriğini açıklamada yardımcı olabilir.

Unutulmaması gereken önemli nokta, meta açıklamaların doğru, kısa ve öz olması gerektiğidir. Kullanıcıların ilgisini çekecek şekilde yazılmalı ve sayfanın içeriğini doğru bir şekilde yansıtmalıdır.

Meta açıklamaların önemi

Meta açıklamaları, SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) açısından büyük bir öneme sahiptir. İşte meta açıklamalarının SEO bakımından önemi:

  1. Arama Sonuçları Gösterimi: Arama motorları, kullanıcılara arama sonuçlarını sunarken genellikle her sonuçun altında bir açıklama görüntüler. Bu açıklama, meta açıklama olarak adlandırılır. İyi yazılmış ve ilgili bir meta açıklama, kullanıcıların arama sonuçlarında sayfanızı fark etme olasılığını artırabilir. Kullanıcılar, arama sonuçları arasında dolaşırken açıklamalar sayesinde hangi sayfanın hangi konuda olduğunu daha iyi anlayabilir.
  2. Tıklama Oranını Artırma: İyi bir meta açıklama, kullanıcıların tıklama oranını artırabilir. Çünkü kullanıcılar, arama sonuçlarında ilgilerini çeken, konuyla uyumlu ve çekici açıklamalara sahip sonuçlara daha fazla tıklama eğilimindedirler. Bu da organik ziyaretçi sayınızı artırabilir.
  3. Anahtar Kelime Kullanımı: Meta açıklamaları, içerikle uyumlu anahtar kelimeler içerdiğinde, arama motorlarının sayfanın ne hakkında olduğunu daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Bu, sayfanızın ilgili anahtar kelimelerle ilişkilendirilmesine ve ilgili aramalarda daha üst sıralarda yer almasına yardımcı olabilir.
  4. Teknik Optimizasyon: Bazı meta açıklamaları, sayfa yönlendirmeleri, karakter seti belirlemeleri gibi teknik detayları içerebilir. Bu da sayfanın düzgün bir şekilde çalışmasına ve tarayıcılar veya arama motorları tarafından daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir.
  5. Sosyal Paylaşımlar: Meta açıklamaları, web sayfası sosyal medya platformlarında paylaşıldığında da kullanıcıların ve okuyucuların dikkatini çekebilir. Özellikle paylaşılan içeriği özetlemek için kullanılırlar.

Ancak, unutulmaması gereken bir nokta, meta açıklamalarının sadece arama motorları için değil, kullanıcılar için de yazılması gerektiğidir. İyi bir meta açıklama, hem arama motorlarının sayfanızı anlamasına yardımcı olurken hem de kullanıcıların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmalıdır.

Meta açıklamalar nerede bulunur?

Meta açıklamalar, HTML belgelerinin “head” bölümünde yer alır. HTML belgesi, bir web sayfasının yapısını ve içeriğini tanımlayan etiketlerden oluşur. “head” bölümü, sayfanın başlık, stil bilgileri, meta verileri gibi önemli bilgileri içerir.

Meta açıklamalarını belirtmek için aşağıdaki gibi bir <meta> etiketi kullanılır:

<head>
    <meta name="description" content="Sayfa içeriği hakkında kısa açıklama buraya yazılır.">
    <!-- Diğer meta etiketleri ve diğer head içeriği -->
</head>

Yukarıdaki örnekte, <meta> etiketi name özelliği “description” olarak ayarlanmış ve content özelliği ise sayfanın içeriğini özetleyen kısa bir açıklama içermektedir.

Bu meta açıklaması, tarayıcıya veya arama motorlarına sayfa içeriği hakkında bilgi verir. Arama motorları, bu açıklamayı genellikle arama sonuçlarında göstererek kullanıcılara hangi sayfanın ne hakkında olduğunu anlatır. Ayrıca, sosyal medya platformlarında paylaşıldığında da bu açıklama görüntülenir.

Unutulmaması gereken önemli bir nokta, meta açıklamaların sayfanın içeriğini özetlemesi ve ilgi çekici olması gerektiğidir. Ayrıca, her sayfa için özgün ve uygun şekilde yazılmış meta açıklamaları kullanmak önemlidir.

Meta açıklama yazmazsak, içerikler arama motorunda nasıl bir meta’ya sahip olur?

Eğer bir web sayfasında meta açıklama belirtilmezse, arama motorları genellikle sayfanın içeriğinden otomatik olarak metin alarak bir meta açıklama oluştururlar. Ancak, bu otomatik oluşturulan açıklamaların içerik ve anlam açısından istenilen düzeyde olması garanti edilemez.

Arama motorları, sayfanın başlığını, alt başlıklarını ve ana içerik paragraflarını analiz ederek, bunlardan uygun gördükleri metinleri bir meta açıklama olarak kullanabilirler. Bu, bazen sayfanın konusunu yansıtan bir açıklama üretebilirken, bazen de anlamsız veya eksik bir açıklama oluşturabilir.

Bu nedenle, kendi belirlediğiniz özgün ve anlamlı meta açıklamaları kullanmak, hem kullanıcılar için daha çekici sonuçlar sunmanıza hem de arama motorlarının sayfanızı daha iyi anlamasına yardımcı olmanıza olanak tanır. Kendi meta açıklamalarınızı belirlemek, sayfanızın arama sonuçlarında daha iyi görünmesini sağlayabilir ve kullanıcıların tıklama olasılığını artırabilir.

Python ile içerik uzunluğu hesaplama

0

Web üzerinde çalışan milyonlarca web sitesi var ve bu sitelerde üretilen içerikler, kullanıcıları merkezine alan ve onlara en önce ulaşmayı dileyen teamüllerle yazılır. Bunun için SEO optimizasyonu kullanılır ve kullanıcı taraflı düşünceden hareketle belirli anahtar kelimelere yer verilir. Botlar, bu anahtar kelimeleri başlık, meta description, sayfa içi yazı veya hedeflenen anahtar kelimelerde yakalamaya çalışır ve çeşitli filtrelerden geçirerek listeleme yapar. (SERP) Yazının uzunluğu da, SEO optimizasyonunda oldukça önemli bir konudur. Düşük HTML ögelerinin kullanıldığı, az kelimelerin yer aldığı bir belge, bazen dizine hiç eklenmemekle dahi sonuçlanabilir. Bunun önüne geçebilmek için sayfalarda ne kadar harf ve kelime kullanıldığını hesaplayabilen bir programlama dili var: Python!

Python kullanarak içerik uzunluğu hesaplamak isterseniz, requests ve BeautifulSoup gibi kütüphaneleri kullanarak web sayfalarından içerik çekebilir ve metin analizi yapabilirsiniz. Bu sayede içeriğinizin performansını değerlendirerek gerektiğinde ayarlamalar yapabilirsiniz.

SEO’da yüksek kaliteli içerik için minimum kelime sayısının ne olduğu sorusuna kesin bir yanıt yoktur. Farklı türdeki içerikler, kullanıcının arama niyetini karşılamak ve ilgili değerli bilgi sağlamak için farklı uzunluklara ihtiyaç duyabilir. Ancak bazı genel yönergeler şunlardır:

  • SEO için minimum kelime sayısı 300 kelimedir. Bu, arama motorlarında sıralanmak isteyen herhangi bir web sayfası için başlangıç noktasıdır¹².
  • Standart blog yazıları için ortalama kelime sayısı 1,000 kelimedir. Bu, bir konuyu derinlemesine ele almak ve birden fazla anahtar kelime için sıralanmak için yeterli bir uzunluktur.
  • Uzun içerikler için ortalama kelime sayısı 2,000 kelimedir. Bu, daha karmaşık veya rekabetçi konular için daha fazla yetki ve ayrıntı gerektiren uygun bir uzunluktur.
  • Haber makaleleri veya ürün sayfaları için ortalama kelime sayısı 300-500 kelimedir. Bu, temel bilgileri ve gerçekleri aşırı uzun olmadan sağlamak için yeterlidir.

Ancak bunlar kesin kurallar değildir ve SEO için en iyi kelime sayısı, konuya, rekabete ve kullanıcının arama niyetine bağlı olarak değişir.

Ayrıca mevcut içeriğinizin performansını kontrol etmek ve kelime sayınızı buna göre ayarlayıp ayarlamamanız gerektiğini görmek için Google Arama Konsolu’nu kullanabilirsiniz. Sonuç olarak, içeriğinizin kalitesi miktarından daha önemlidir, bu nedenle izleyicinizin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayan orijinal, etkileyici ve kapsamlı içerik oluşturmaya odaklanmalısınız.

Python ile içerik uzunluğu hesaplama

requests kütüphanesini Python projenize kurmak için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  1. Pip’i Güncelleyin: Öncelikle, pip adlı paket yöneticinizin güncel olduğundan emin olun. Aşağıdaki komutu kullanarak pip’i güncelleyebilirsiniz: pip install --upgrade pip
  2. Requests Kütüphanesini Kurun: Daha sonra, requests kütüphanesini aşağıdaki komutla kurabilirsiniz: pip install requests

Bu komutu terminal veya komut istemcisinde çalıştırdığınızda, requests kütüphanesi otomatik olarak indirilip kurulacaktır. Artık projenizde import requests kullanarak bu kütüphaneyi kullanabilirsiniz.

Eğer Python 3 kullanıyorsanız, pip’i pip3 olarak da çağırabilirsiniz. Örneğin:


pip3 install requests

Bu adımları takip ettikten sonra, requests kütüphanesini kullanarak web istekleri yapabilirsiniz. Dosyanızı kaydedin ve daha sonra şu komutu yazın:


python buraya-kaydettiğiniz-dosya-ismini-girin.py

Örnek olarak:


python web_scraping_example.py

import requests
from bs4 import BeautifulSoup
import re

# URL'yi belirleyin
url = "https://advdyn.com/1212-senior-java-fullstack-developer/"

# Web sayfasını çekin
response = requests.get(url)
html_content = response.content

# BeautifulSoup ile HTML içeriğini parse et
soup = BeautifulSoup(html_content, 'html.parser')

# Belirli class'a sahip 
elementini bul entry_content_div = soup.find('div', class_='entry-content') #
içeriğini metin olarak al div_text = entry_content_div.get_text() # Metindeki karakter sayısını hesapla character_count = len(div_text) # Metindeki kelime sayısını hesapla word_count = len(re.findall(r'\w+', div_text)) # Sonuçları yazdır print("Metindeki toplam karakter sayısı:", character_count) print("Metindeki toplam kelime sayısı:", word_count)

Output

Hesaplamalar URL adresine göre yapılır, eğer URL adresini değiştirip kaydederseniz başka URL adresleri için de bu şekilde hesaplamalar yapabilirsiniz. Ayrıca, yaptığınız hesaplamaları Google Sheets’e aktarmak veya otomatik olarak yazdırmak için gspread kütüphanesini kullanabilirsiniz.

gspread kütüphanesi ile Google Sheets’e erişim sağlamak için oluşturduğunuz JSON dosyasını kullanmanız gerekecek. Bu dosyayı projenizin çalışma dizinine yerleştirin ve aşağıdaki gibi bir kod parçasını kullanarak erişim sağlayın:


import gspread
from oauth2client.service_account import ServiceAccountCredentials

# JSON dosyası ile erişim sağlama
scope = ["https://spreadsheets.google.com/feeds", "https://www.googleapis.com/auth/spreadsheets",
         "https://www.googleapis.com/auth/drive.file", "https://www.googleapis.com/auth/drive"]

credentials = ServiceAccountCredentials.from_json_keyfile_name("your-credentials.json", scope)
client = gspread.authorize(credentials)

# Hedef Google Sheets belgesini açın
spreadsheet = client.open("Your Google Sheet Name")
worksheet = spreadsheet.get_worksheet(0)  # İlk çalışma sayfasını seçin

worksheet nesnesini kullanarak verilerinizi Google Sheets’e yazabilirsiniz:


# Örneğin, karakter ve kelime sayılarını Google Sheets'e yazalım
character_count = 123
word_count = 25

# Verileri Google Sheets'e yazma
worksheet.update_cell(1, 1, "Metindeki toplam karakter sayısı:")
worksheet.update_cell(1, 2, str(character_count))
worksheet.update_cell(2, 1, "Metindeki toplam kelime sayısı:")
worksheet.update_cell(2, 2, str(word_count))

Esnek tasarımı anlamak ve kullanmak: CSS flex

0

Web tasarımı, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve içeriği etkili bir şekilde sunmak için sürekli olarak evrilen bir alandır. Bu evrilen dünyada, tasarımın yanı sıra düzen de önemli bir rol oynar. İşte tam bu noktada CSS Flex devreye girer. Esnek tasarımın temel taşlarından biri olan CSS Flex, modern web geliştirmenin vazgeçilmezlerinden biri haline gelmiştir.

CSS flex nedir?

CSS Flex, “Flexible Box Model” anlamına gelir. Bu model, içeriği düzenlemek ve hizalamak için kullanılan güçlü bir CSS özelliğidir. Flex, özellikle karmaşık düzenleri daha kolay ve etkili bir şekilde oluşturmak için tasarlanmıştır. Bir elementin içeriğini, boyutunu ve sıralamasını kontrol etmek için kullanılır. Flex, bir ana container (ana kutu) içinde bulunan öğeleri yönetmek için kullanılır. Ana container’ın çocuk öğeleri, yatay ve dikey yönde esnek ve düzenlenebilir hale gelir.

Flex container ve flex öğeleri

Bir esnek düzen oluştururken iki temel bileşeni anlamak önemlidir: flex container (esnek kutu) ve flex öğeleri (flex items).

Flex Container: Esnek tasarımın temelini oluşturan ana kutudur. İçindeki öğeleri düzenlemek ve hizalamak için kullanılır. Bir elementi bir flex container yapmak için, display özelliğini flex veya inline-flex olarak ayarlamalısınız.

.flex-container {
  display: flex;
  /* veya */
  display: inline-flex;
}

Flex Öğeleri: Flex container içinde bulunan öğelerdir. Bu öğeler, flex container’ın içeriğini oluşturan ve düzenlenen bileşenlerdir. Flex öğeleri, container içinde yatay veya dikey yönde düzenlenebilir.

.flex-item {
  /* Flex özelliklerini burada belirleyebilirsiniz */
}

Temel flex özellikleri

CSS Flex’i kullanırken bazı temel özellikleri bilmek önemlidir:

  • flex-direction: Öğelerin yatay (row), dikey (column), yatay ters (row-reverse) veya dikey ters (column-reverse) olarak nasıl hizalanacağını belirler.
  • flex-wrap: Öğelerin tek bir satırda (nowrap) mı yoksa birden fazla satırda (wrap) mı yer alacağını belirler.
  • justify-content: Öğeleri yatay yönde nasıl hizalayacağınızı belirler.
  • align-items: Öğeleri dikey yönde nasıl hizalayacağınızı belirler.
  • align-content: Öğeleri birden fazla satır veya sütunlu düzenlerde nasıl hizalayacağınızı belirler.

Örnek bir kullanım

Document

Lorem Ipsum 1

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Sed ac mauris eu nunc sollicitudin cursus. Vestibulum ante ipsum primis in faucibus orci luctus et ultrices posuere cubilia Curae; Quisque tristique quam eu quam sollicitudin varius.

Lorem Ipsum 2

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Sed ac mauris eu nunc sollicitudin cursus. Vestibulum ante ipsum primis in faucibus orci luctus et ultrices posuere cubilia Curae; Quisque tristique quam eu quam sollicitudin varius.

Lorem Ipsum 3

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Sed ac mauris eu nunc sollicitudin cursus. Vestibulum ante ipsum primis in faucibus orci luctus et ultrices posuere cubilia Curae; Quisque tristique quam eu quam sollicitudin varius.

Aşağıda, basit bir flex düzeni oluşturmanın nasıl yapılacağına dair bir örnek bulunmaktadır:

<!DOCTYPE html>
<html lang="en">
<head>
  <meta charset="UTF-8">
  <meta name="viewport" content="width=device-width, initial-scale=1.0">
  <link rel="stylesheet" href="styles.css">
  <title>CSS Flex Örneği</title>
</head>
<body>
  <div class="flex-container">
    <div class="flex-item">Öğe 1</div>
    <div class="flex-item">Öğe 2</div>
    <div class="flex-item">Öğe 3</div>
  </div>
</body>
</html>
/* styles.css */
.flex-container {
  display: flex;
  justify-content: space-between;
  align-items: center;
}

.flex-item {
  flex: 1;
  padding: 10px;
  background-color: #f2f2f2;
}

Bu örnekte, .flex-container bir flex container olarak ayarlanmıştır ve içindeki .flex-item öğeleri yatay bir şekilde space-between hizalaması ile sıralanmıştır. Bu sayede öğeler arasında eşit boşluklar oluşur.

Sonuç

CSS Flex, modern web tasarımında esnek düzenler oluşturmanın güçlü bir aracıdır. Esnek kutular ve öğeler sayesinde içeriği kolayca düzenleyebilir, cihazlara ve ekran boyutlarına uyum sağlayan kullanıcı dostu tasarımlar oluşturabilirsiniz. Bu yazıda sadece temel konulara değindik, ancak CSS Flex’in daha fazla özelliği ve detayı bulunmaktadır. Esnek tasarım dünyasına adım atmak için CSS Flex’i öğrenmeye ve denemeye başlayabilirsiniz.

Kod parçacıklarını otomatik olarak renklendirmek için JavaScript kodu

Kod dünyası, bir dilin büyülü ritmini takip ederken sıklıkla karmaşık bir labirente dönüşebilir. Geliştiriciler, sayısız satır kodu incelerken, her parantezin, her fonksiyonun ve her değişkenin arasından geçerken bazen göz yorulabilirler. Ancak endişelenmeye gerek yok, çünkü bu yazıda size rehberlik edecek sihirli bir araçla tanıştıracağız. JavaScript’in renkli dünyası, kod parçacıklarınızı sanki bir ressamın paletinden fışkıran renklerle donatmanıza yardımcı olabilir. Bu yazıda, kod editörlerinin ve IDE’lerin içindeki bu gizli sanatı nasıl kullanabileceğinizi keşfedeceksiniz.

Bir süredir paylaştığımız kodları renklendirmek için bir kütüphane arayışı içerisindeydik. Paylaşılan kodların renklendirilmesi, geliştiriciler veya programlamaya yeni başlayan junior’lar için oldukça önemlidir. Çünkü semantik olarak kodu başlangıçta okuyabilmek, kod geliştirmede son derece önemlidir. Eğer renklendirilmiş kod satırlarınız yoksa, bu, okumayı oldukça güçleştirir ve kullanıcının veya geliştiricinin kodunuzla ilgilenmemesine yol açabilir.

Bunun önüne geçebilmek amacıyla, yaptığımız araştırmalarda highlight.js adında bir kütüphane keşfettik. Bu kütüphane, 192 programlama dilini destekliyor ve 258 adet farklı renklendirme modeli sağlıyor. Şimdi, bu kod satırlarını renklendirmeye yarayan kütüphaneyi bir web sitesinde nasıl sorunsuz bir şekilde uygulayabileceğimize bakacağız.

IDE nedir?

IDE, “Integrated Development Environment” (Entegre Geliştirme Ortamı) kısaltmasıyla bilinen bir terimdir. Bir IDE, bir geliştiricinin yazılım geliştirme sürecini kolaylaştırmak için bir araya getirilmiş bir dizi araç ve özelliklerden oluşan bir yazılımdır. Bu araçlar, kod yazımından test etmeye, hata ayıklamadan derlemeye kadar birçok farklı aşamayı desteklemek için tasarlanmıştır.

IDE’ler, geliştiricilere aşağıdaki gibi faydalı özellikler sunabilir:

  1. Kod Editörü: Kodunuzu yazmanıza, düzenlemenize ve biçimlendirmenize yardımcı olur.
  2. Otomatik Tamamlama: Değişken, fonksiyon veya sınıf adlarını yazarken otomatik olarak öneriler sunar.
  3. Hata Ayıklama Araçları: Kodunuzdaki hataları bulmanızı ve çözmenizi kolaylaştırır.
  4. Entegrasyonlar: Farklı dil destekleri, eklentiler ve entegrasyonlar aracılığıyla geliştirme sürecinizi genişletebilir.
  5. Derleme ve Yürütme: Kodunuzu derleyebilir ve çalıştırabilirsiniz.
  6. Versiyon Kontrol Entegrasyonu: Kodunuzu takip etmek ve yönetmek için versiyon kontrol sistemleriyle entegrasyon sunar.
  7. Belgeleme Yardımı: Kodunuzun belgelenmesine yardımcı olur.
  8. Kod Analizi: Potansiyel hataları veya iyileştirmeleri bulmanız için kodunuzu analiz edebilir.
  9. Arayüz Tasarımı: GUI (Graphical User Interface) uygulamaları geliştirirken arayüz tasarımını kolaylaştırabilir.
  10. Performans İzleme: Kodunuzun performansını izlemeye yardımcı olabilir.

Genel olarak, IDE’ler geliştirme sürecini daha verimli ve kolay hale getirmek için gerekli araçları tek bir platformda bir araya getirir. Bu nedenle, birçok geliştirici için vazgeçilmez bir araçtır.

Kod renklendirmesi, bir IDE’nin sadece bir özelliğidir. Kod renklendirmesi, kod yazılırken farklı öğelerin (değişkenler, fonksiyonlar, anahtar kelimeler vb.) farklı renklerle vurgulanmasıdır. Bu, kodun daha okunabilir olmasını sağlar ve kodun farklı bileşenlerinin görsel olarak ayırt edilmesini kolaylaştırır.

Biz ise, IDE’nin bir özelliğini, yani kodların renklendirilmesini sağlamaya çalışacağız.

Yaklaşım

Kodları paylaşmak için HTML’de yaygın olarak <code> ögesi kullanılır. Ancak Gutenberg benzeri bazı editörler, <code> öğesini <pre> öğesinin hemen altına yerleştiriyor. Ayrıca <code> ögesini kullandığınızda ve sayfayı her yenilediğinizde, bağımsız bir ID atandığı, daha doğrusu ID’nin sürekli değiştiği görülüyor. Burada yalnızca <pre> öğesine sınıf atamak gibi sorunla karşı karşıyayız. Ancak biz <code> ögesine sınıf atamak istiyoruz. Çünkü kullandığımız kütüphane, bize, <code> elementine bir sınıf atamamız gerektiğini telkin ediyor. Örneğin:

<code class="language-html">

Bu sorunu aşmak için Gutenberg editörde <HTML> bloğu kullandık ve <code> öğesine istediğimiz sınıfı atadık.

Daha sonra kütüphaneleri kullanabilmek için <head> kısmına şu satırları yerleştiriyoruz.

<link rel="stylesheet" href="//cdnjs.cloudflare.com/ajax/libs/highlight.js/11.2.0/styles/default.min.css">
<script src="//cdnjs.cloudflare.com/ajax/libs/highlight.js/11.2.0/highlight.min.js"></script>

Ayrıca <body> etiketinin sonunda highlight.js kütüphanesini başlatmak için bir <script> etiketini eklememiz gerekiyor.




Bu işlemleri tamamladıktan sonra paylacağınız kodu şu şekilde biçimlendirmeniz gerekiyor:

Merhaba Dünya!

Kod parçacıklarına kopyalama özelliği kazandırmak için JavaScript kodu

0

Web sitelerinde yayınlanan kod parçacıklarını paylaşmak veya başkalarıyla iletişim kurmak sıkça gerçekleştirilen bir iştir. Ancak,bazen bu kodları kopyalamak ve yapıştırmak zorlayıcı olabilir. İşte bu noktada,kod parçacıklarını kopyalamayı kolaylaştırmak için bir JavaScript aracı kullanabilirsiniz. Bu araç,her <code>elementi için bir “Kopyala”düğmesi oluşturur ve tıklanarak kodları panoya kopyalamanızı sağlar.

Kullanıcı deneyimini artırmak için her geçen gün yeni yaklaşım tarzları ortaya çıkıyor. Günümüzde websitelerinde çoğunlukla kodlar paylaşılıyor,ancak kullanıcılar bu kodları kopyalamak için imleçle seçmek ve Ctrl+C yapmak zorunda kalıyor. Bunun yerine JavaScript ile dinamik olarak bir düğmesi oluşturmak ve seçili bir HTML elementinin içerisindeki kodları kopyalamak aslında gayet basit. Şimdi,paylaştığımız kodlara böyle bir özelliğin nasıl kazandırıldığına göz atacağız.

Yaklaşım tarzı

Döküman içerisinde bazen HTML elementler,CSS özellikler veya JavaScript komutlarını belirtmek için de <code>elementini kullanabiliriz. Eğer <code>elementini seçerek bu elementlerin olduğuı her yere JavaScript ile dinamik bir düğme oluşturmaya kalksaydık,o zaman HTML belge içerisinde büyük bir karmaşa yaşanabilirdi. Bunun için biz,kodumuza bir ‘sınıf’atayacağız ve yalnızca seçtiğimiz bu sınıfın içerisindeki <code>elementlerine düğme oluşturacağız. Bu düğmeye tıklandığında,son kullanıcı,paylaşılan kodu kopyalama imkanı elde edecek.

Paylaştığımız kod,bir <pre>elementi içerisinde yer aldığı için öncelikle bu elementi seçmemiz,daha sonra ‘sınıf’seçmemiz gerekecek. Sınıfı seçtikten sonra ise bir boşluk bırakacağız ve HTML elementimizi,yani <code>elementini seçeceğiz.

Nasıl Çalışır?

Bu JavaScript işlevselliği,sayfa yüklendiğinde <code>elementlerini tespit eder ve her biri için bir “Kopyala”düğmesi oluşturur. Bu düğmeler tıklandığında,ilgili kod parçacığı panoya kopyalanır ve kullanıcıya “Kopyalandı”mesajı gösterilir.

Kod Örneği

Aşağıda,bu işlevselliği gerçekleştiren JavaScript kodunu bulabilirsiniz:

// Her elementi için bir düğme oluşturan fonksiyon
function createCopyButtons(){// Sadece "vb-code" sınıfına sahip 
elementleri içindeki elementlerini seç
let codeElements=document.querySelectorAll('pre.adt-code code');// Her biri için döngüye gir
for (let codeElement of codeElements){// Bir id belirle
let id='code-'+Math.random().toString(36).substr(2,9);// elementine id'yi ata
        codeElement.id = id;

        // Bir düğme oluştur
        let button = document.createElement('button');
        // Düğmeye "Kopyala" metnini ekle
        button.textContent = 'Kopyala';

        // Düğmeye tıklandığında copyToClipboard fonksiyonunu çağır
        button.addEventListener('click', function () {
            copyToClipboard(id);
        });

        // Butonu  elementinin yanına ekle
        codeElement.parentNode.insertBefore(button, codeElement.nextSibling);
    }
}

// Belirtilen id'li elementinin içeriğini kopyalayan fonksiyon
function copyToClipboard(id){// elementini seç
let codeElement=document.getElementById(id);// Kopyalanacak metni al
let textToCopy=codeElement.textContent;// Geçici bir input oluştur
let input=document.createElement('input');// Inputun değerine metni ata
input.value=textToCopy;// Inputu sayfaya ekle
document.body.appendChild(input);// Inputun içeriğini seç
input.select();// Kopyala komutunu çalıştır
document.execCommand('copy');// Inputu sayfadan kaldır
document.body.removeChild(input);// showCopyAlert fonksiyonunu çağır
showCopyAlert(id)}// Kopyalama işleminden sonra uyarı mesajı gösteren fonksiyon
function showCopyAlert(id){// elementini seç
let codeElement=document.getElementById(id);// Bir span oluştur
let span=document.createElement('span');// Spana "Kopyalandı" metnini ekle
span.textContent='Kopyalandı';// Spana bir stil uygula
span.style.color='green';span.style.fontWeight='bold';span.style.marginLeft='10px';// Spanı elementinin yanına ekle
codeElement.parentNode.insertBefore(span,codeElement.nextSibling.nextSibling);// Bir süre sonra spanı kaldır
setTimeout(function (){span.remove()},1000)}// Sayfa yüklendiğinde createCopyButtons fonksiyonunu çağır
window.addEventListener('load',createCopyButtons);

Sunucular hakkında cevaplandırılmış 7 soru

0
Sunucular hakkında cevaplandırılmış 7 soru

Günümüzün dijital çağında,internetin karmaşık örgüsünün arkasında sessiz kahramanlar olarak duran sunucular,sanal dünyamızın temel taşlarıdır. Web sitelerini hızlı bir şekilde yüklememizi,uygulamaları sorunsuzca çalıştırmamızı ve verileri güvenle saklamamızı sağlayan bu teknolojik varlıklar,bilgisayar dünyasının gizemli kahramanlarıdır. Peki,sunucular ne işe yarar? Hangi işletim sistemlerini tercih ederler? Performansları nasıl farklılık gösterebilir? Sorularla dolu bu sunucu serüvenine hoş geldiniz. Bu yazıda,sunucuların sırlarını keşfetmeye ve merak edilen soruları yanıtlamaya odaklandık.

Sunucu nedir?

Bir sunucu,ağ üzerindeki diğer cihazlara (istemcilere) hizmetler sağlayan,kaynakları yöneten ve yönetilen bir bilgisayardır. Temel olarak,bir sunucu,istemci cihazların taleplerini karşılamak ve genellikle özel uygulamaları veya hizmetleri barındırmak için tasarlanmış bir bilgisayardır. Sunucular,farklı amaçlara yönelik olarak çeşitli türlerde gelebilirler.

Farklı türde sunucular şunlar olabilir:

  1. Web Sunucuları:Web sitelerini barındıran ve istemcilere (tarayıcılara) web sayfalarını sunan sunuculardır. Apache,Nginx gibi web sunucu yazılımları kullanılarak işletilirler.
  2. Veritaban Sunucuları:Veritaban yönetim sistemlerini (örneğin MySQL,PostgreSQL,Microsoft SQL Server) barındıran sunuculardır. Verilerin depolanması,yönetilmesi ve istemcilere sunulması için kullanılırlar.
  3. E-posta Sunucuları:E-posta iletişimini yöneten sunuculardır. Gelen ve giden e-postaları işlerler,iletişimi güvence altına alırlar ve posta kutularını yönetirler. Örnek olarak,Microsoft Exchange veya Postfix gibi yazılımlar kullanılır.
  4. Dosya Sunucuları:Dosyaların paylaşılması ve depolanması için kullanılan sunuculardır. İstemcilere dosyalara erişim sağlamak amacıyla kullanılırlar.
  5. Uygulama Sunucuları:Belirli uygulamaları barındıran sunuculardır. İstemcilere belirli bir uygulamayı çalıştırmak veya erişmek için hizmet verirler.
  6. Oyun Sunucuları:Çok oyunculu oyunların oynandığı sunuculardır. Oyuncuların bir araya gelip etkileşime girdiği oyunları barındırmak için kullanılırlar.
  7. DNS Sunucuları:Alan adlarını IP adreslerine çevirme işlevini yerine getiren sunuculardır. İnternet üzerindeki adres çözümlemesini sağlarlar.

Sunucular genellikle daha güçlü donanım ve daha fazla kaynak (bellek,işlemci gücü,depolama) gerektiren işlemleri desteklemek üzere tasarlanmıştır. Aynı zamanda,yüksek erişilebilirlik,güvenlik,yönetilebilirlik ve ölçeklenebilirlik gibi özelliklere odaklanabilirler.

Sunucuları bir bilgisayar olarak mı düşünmeliyiz?

Evet,sunucular bir bilgisayar olarak düşünülmelidir. Bir sunucu,temelde özel olarak yapılandırılmış bir bilgisayardır. İşletim sistemi seçimi,sunucunun işlevine,performans gereksinimlerine ve kullanılacağı uygulamalara bağlı olarak belirlenir. Bu nedenle sunucuyu bir bilgisayar olarak düşünmek oldukça yerinde bir yaklaşımdır.

Ancak,sunucular genellikle daha yüksek güvenilirlik,performans ve ölçeklenebilirlik gereksinimleri için optimize edilmişlerdir. Bu nedenle,sunucuların tasarımı ve donanımı genellikle masaüstü bilgisayarlardan farklı olabilir. Ayrıca,sunucular genellikle uzaktan yönetim ve izleme yetenekleri ile donatılmıştır.

Sunucu seçimi yaparken,projenizin ihtiyaçlarına en uygun donanım ve işletim sistemi kombinasyonunu belirlemek önemlidir. İşletim sistemi seçimi,sunucunun sağlayacağı hizmetin türüne ve kullanım senaryolarına uygun olmalıdır.

web sunucu odası

Sunucular hangi işletim sistemleriyle çalışır?

Sunucular,genellikle çeşitli işletim sistemleriyle çalışabilir. İşletim sistemi seçimi,sunucunun kullanım amacına,uygulamalarına ve gereksinimlerine bağlı olarak değişebilir. İşte sunucuların çalışabileceği bazı yaygın işletim sistemleri:

  1. Linuxİşletim Sistemleri:
  • Ubuntu Server
  • CentOS
  • Debian
  • Red Hat Enterprise Linux (RHEL)
  • Fedora Server
  • SUSE Linux Enterprise Server (SLES)
  • ve diğer Linux dağıtımları
  1. Windows İşletim Sistemleri:
  • Windows Server 2019
  • Windows Server 2016
  • Windows Server 2012 R2
  • Windows Server 2008 R2
  • Windows Server Core ve Nano Server gibi minimal sürümler
  1. Özel İşletim Sistemleri:
  • Sunucu üreticileri veya hizmet sağlayıcıları bazen kendi özelleştirilmiş işletim sistemlerini sunabilirler. Bu işletim sistemleri genellikle belirli donanım ve hizmetlerle uyumlu olacak şekilde optimize edilir.
  1. Ağ Donanımı İşletim Sistemleri:
  • Cisco,Juniper gibi ağ donanımı üreticileri kendi işletim sistemlerini sunucu işlevlerine dönüştürmek amacıyla kullanabilirler.
  1. BSD İşletim Sistemleri:
  • FreeBSD
  • OpenBSD
  • NetBSD
  • Diğer BSD türevleri
  1. UNIX İşletim Sistemleri:
  • AIX
  • HP-UX
  • Solaris (Oracle Solaris)

Sunucu işletim sistemi seçimi,uygulama gereksinimlerine,güvenlik ihtiyaçlarına,ölçeklenebilirlik ve yönetilebilirlik gereksinimlerine,lisans maliyetlerine ve diğer faktörlere dayalı olarak yapılmalıdır. Her işletim sisteminin avantajları ve dezavantajları vardır,bu nedenle projenizin ihtiyaçlarına en iyi uygun olanını seçmek önemlidir.

Sunucular neden bir işletim sistemine ihtiyaç duyar?

Sunucuların bir işletim sistemine ihtiyaç duymasının temel nedeni,sunucuların işlevlerini yerine getirmek,kaynakları yönetmek,istemcilere hizmet vermek ve kullanıcıların taleplerini karşılamak için gerekli olan yazılım ortamını sağlamaktır. İşletim sistemleri,sunucuların donanımını yönetir,kaynakları tahsis eder,ağ iletişimini yönetir ve uygulamaların çalışmasını koordine eder. İşte sunucuların neden bir işletim sistemine ihtiyaç duyduğuna dair bazı ana nedenler:

  1. Donanım Yönetimi:İşletim sistemleri,sunucunun donanımını yönetir. Bu donanım,işlemci,bellek,depolama birimleri,ağ arayüzleri gibi bileşenleri içerir. İşletim sistemi,bu donanım bileşenlerinin etkili bir şekilde kullanılmasını sağlar.
  2. Kaynak Tahsisi:Sunucular,çok sayıda istemciye hizmet vermek üzere tasarlandıklarından,işletim sistemi bu kaynakların etkili bir şekilde tahsis edilmesini sağlar. Örneğin,bellek ve işlemci gücü gibi kaynaklar uygulamalara ve hizmetlere adil bir şekilde dağıtılır.
  3. Güvenlik ve Erişim Kontrolü:İşletim sistemi,güvenlik önlemleri ve erişim kontrolü sağlar. Yetkisiz erişimleri engellemek,verileri korumak ve güvenlik açıklarını ele almak gibi görevleri yerine getirir.
  4. Ağ İletişimi:Sunucular,ağ üzerinden istemcilerle ve diğer sunucularla iletişim halindedir. İşletim sistemi,ağ iletişimini yönetir,ağ protokollerini uygular ve veri iletimini sağlar.
  5. Uygulama ve Hizmet Yönetimi:Sunucular,genellikle özel uygulamaları veya hizmetleri barındırır. İşletim sistemi,bu uygulamaların ve hizmetlerin düzgün çalışmasını sağlar,gerektiğinde yeniden başlatır ve hata durumlarını ele alır.
  6. Yedekleme ve Kurtarma:İşletim sistemi,verilerin yedeklenmesi ve kurtarılması için gerekli araçları sağlar. Sunucuların verilerini korumak ve kayıpları minimize etmek amacıyla yedekleme ve kurtarma mekanizmaları kullanılır.
  7. Uzaktan Yönetim:Sunucular genellikle uzaktan yönetilir. İşletim sistemi,uzaktan erişim protokollerini destekler ve yöneticilerin sunucuları uzaktan izlemesini,yapılandırmasını ve yönetmesini sağlar.

İşletim sistemi olmadan,sunucular gereken temel işlevleri yerine getiremezler ve kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Bu nedenle,sunucuların işletim sistemlerine ihtiyaç duyması kaçınılmazdır.

Sunucuların performansları farklılık gösterebilir mi?

Evet,sunucuların performansları farklılık gösterebilir ve bunun birçok nedeni vardır. Sunucuların performansı,kullanılan donanım,işletim sistemi,uygulamalar,ağ yapılandırması,trafik yükü ve diğer faktörler tarafından etkilenebilir. Bunu,tıpkı evlerimizde kullandığımız bilgisayarlara benzetebiliriz. Kullandığımız eski bir ekran kartının veya eski bir işlemcinin performansı,daha yakın bir tarihte piyasaya sürülen işlemcilere kıyasla daha düşüktür. İşte sunucuların performans farklılıklarına neden olan bazı faktörler:

  1. Donanım Özellikleri:Sunucuların donanımı,işlemci hızı,bellek miktarı,depolama türü ve kapasitesi gibi faktörler sunucu performansını büyük ölçüde etkiler. Daha yüksek kapasiteli donanım,genellikle daha iyi performans sağlar.
  2. İşletim Sistemi Optimizasyonu:İşletim sistemi,sunucunun kaynaklarını verimli bir şekilde yönetebilmelidir. İyi bir işletim sistemi optimizasyonu,sunucunun daha iyi performans göstermesine yardımcı olabilir.
  3. Uygulamalar ve Hizmetler:Sunucunun barındırdığı uygulamaların ve hizmetlerin karmaşıklığı ve talep düzeyi,sunucunun performansını etkileyebilir. Yoğun işlemci veya bellek gerektiren uygulamalar,sunucunun performansını düşürebilir.
  4. Trafik Yükü:Sunucunun aldığı talep ve trafik yükü,performansını etkiler. Yoğun trafik dönemlerinde,sunucu daha fazla isteği işlemek zorunda kalabilir ve bu da performans düşüklüğüne neden olabilir.
  5. Ağ Yapılandırması:Sunucunun ağ bağlantısı,ağ altyapısı ve ağ trafiği,performansı etkiler. Düşük gecikme süresi ve yüksek bant genişliği,daha iyi sunucu performansını destekler.
  6. Güvenlik ve Güvenilirlik Ayarları:Güvenlik önlemleri veya yüksek güvenilirlik ayarları sunucunun kaynaklarını etkileyebilir. Aşırı güvenlik önlemleri,bazen performansı olumsuz etkileyebilir.
  7. Yazılım Optimizasyonu:Uygulamaların ve işletim sisteminin doğru şekilde optimize edilmesi,verimli çalışmayı destekler ve performansı artırabilir.
  8. Ölçeklenebilirlik:Sunucuların ölçeklenebilirliği,artan trafik veya yük altında nasıl davrandığını belirler. İyi ölçeklenebilirlik,performansı yüksek tutmada önemlidir.

Sunucuların performansını optimize etmek için donanım ve yazılım bileşenleri dikkatlice seçilmeli,düzenli olarak izlenmeli ve gerektiğinde ayarlamalar yapılmalıdır. Performans testleri ve izleme,sunucunun performansını takip etmek ve gerektiğinde düzeltici önlemler almak için önemlidir.

Sunucularda en çok kullanılan işletim sistemi hangisidir?

Sunucularda en çok kullanılan işletim sistemi genellikle Linux tabanlı dağıtımlardır. Linux,sunucu ortamlarında geniş kabul gören ve popüler olan açık kaynaklı bir işletim sistemi ailesidir. Açık kaynak doğası,özelleştirilebilirlik ve güvenlik avantajları,Linux’un sunucu kullanımında tercih edilmesini sağlamıştır.

İşte sunucularda yaygın olarak kullanılan bazı popüler Linux dağıtımları:

  1. Ubuntu Server:Hem yeni başlayanlar hem de deneyimli kullanıcılar için popüler bir tercih. Geniş bir topluluğa ve belgelendirmeye sahiptir.
  2. CentOS:Red Hat Enterprise Linux’un (RHEL) kaynak kodu tabanlıdır. Stabilite ve güvenlik odaklıdır. Ancak CentOS 8 sonrası Red Hat’ın politikası nedeniyle CentOS Stream’e odaklanılmıştır.
  3. Debian:Stabilite ve güvenilirlik konularında ün kazanmıştır. Uzun bir geçmişi ve büyük bir geliştirici topluluğu vardır.
  4. Red Hat Enterprise Linux (RHEL):Kurumsal çözümler için tercih edilir. Lisanslı bir üründür ve destek hizmeti sunar.
  5. SUSE Linux Enterprise Server (SLES):Aynı şekilde kurumsal ortamlar için uygundur. Yüksek güvenlik ve performans odaklıdır.

Elbette işletim sistemi tercihi,projenin ihtiyaçlarına ve gereksinimlerine göre değişebilir. Windows Server da yaygın bir tercihtir,özellikle .NET veya Microsoft tabanlı uygulamalar için. Özellikle bulut tabanlı hizmetlerde işletim sistemi seçenekleri de geniş bir yelpazeye sahiptir. Bu nedenle sunucu seçiminde,projenizin gereksinimlerini,uygulama yığınını ve uzmanlık düzeyinizi göz önünde bulundurmanız önemlidir.

Sunucu kiralarken,farklı bir ülkede yer alan bir sunucu tercih edilmeli midir?

Sunucu kiralarken,sunucunun bulunduğu ülkenin seçimi bazı avantajlar ve dezavantajlar sunar. Hangi ülkede bulunan bir sunucuyu tercih etmeniz gerektiği,projenizin gereksinimlerine,önceliklerinize ve güvenlik ihtiyaçlarına bağlı olarak değişebilir. İşte farklı ülkelerde sunucu tercihini etkileyen bazı faktörler:

Avantajlar:

  1. Yakınlık ve Performans:Sunucunun fiziksel olarak bulunduğu ülkeye yakın bir sunucu,daha düşük gecikme süreleri ve daha hızlı veri iletimi sağlayabilir. Bu,web sitelerinin ve uygulamaların daha hızlı yüklenmesine ve daha iyi performans göstermesine yardımcı olabilir.
  2. Veri Yerellemesi:Bazı ülkeler,veri saklama ve işleme gereksinimlerini yerine getirmek için yerel sunucuların kullanılmasını zorunlu kılar. Bu durumda,sunucunun hedef ülkenin yasal gereksinimlerine uygunluğunu sağlamak önemlidir.
  3. Yerel Destek:Bazı sunucu sağlayıcıları,yerel destek hizmetleri sunar. Bu,sorunlarınızı daha hızlı ve etkili bir şekilde çözmenizi sağlayabilir.

Dezavantajlar:

  1. Veri Gizliliği ve Yasal Engeller:Farklı ülkelerdeki veri gizliliği yasaları farklılık gösterir. Verilerinizin bulunduğu ülkenin yasal çerçevesini anlamak ve gereksinimleri karşılamak önemlidir.
  2. Coğrafi Riskler:Bazı bölgeler,coğrafi risklere (doğal afetler,politik istikrarsızlık vb.) daha yatkın olabilir. Bu da sunucu kesintilerine veya veri kaybına neden olabilir.
  3. Farklı Saat Dilimleri:Sunucunuzun bulunduğu ülkenin saat dilimi,iletişim ve destek alışverişi açısından önemlidir. Farklı saat dilimleri,iletişimi ve destek sağlamayı zorlaştırabilir.
  4. İnternet Altyapısı:Bir ülkenin internet altyapısı,hız ve güvenilirlik açısından değişebilir. Bu,kullanıcı deneyimini etkileyebilir.

Sunucu kiralarken,sunucunun bulunduğu ülkenin avantajlarını ve dezavantajlarını dikkate almalısınız. Projelerinize ve gereksinimlerinize en iyi şekilde uygun olan seçeneği değerlendirmek önemlidir. Ayrıca,veri gizliliği,güvenlik ve yasal gereksinimleri unutmamanız gerektiğini unutmayın.

Flask SQLAlchemy’nin ‘func’modülünde yer alan metodlar ve kullanımları

Flask SQLAlchemy’nin ‘func’ modülünde yer alan metodlar ve kullanımları

Modern web uygulamaları karmaşık veritabanı işlemlerini hızlı,güvenilir ve esnek bir şekilde gerçekleştirebilmek için gelişmiş araçlara ihtiyaç duyar. Bu noktada Flask SQLAlchemy,Flask web framework’ünün dinamizmi ile SQLAlchemy’nin veritabanı işlemlerindeki yeteneklerini birleştirerek,güçlü bir kombinasyon sunan bir araç olarak öne çıkıyor. SQLAlchemy,nesne yönelimli bir yaklaşımla veritabanı işlemlerini yönetme kolaylığı sağlarken,Flask SQLAlchemy’nin ‘func’modülü de veritabanı işlemlerinde daha da ileri giderek karmaşık hesaplamalar ve manipülasyonlar yapmamızı sağlayan önemli bir bileşen haline geliyor. Bu yazıda,Flask SQLAlchemy’nin ‘func’modülünün sunduğu güçlü SQL işlevlerini yakından inceleyecek,her bir işlevin nasıl kullanılacağını örneklerle adım adım göstereceğiz. Böylece,Flask uygulamalarınızda veritabanı işlemlerini daha derinlemesine anlayacak ve yöneteceksiniz.

Flask SQLAlchemy,Flask web framework ile SQLAlchemy kütüphanesini bir araya getirerek veritabanı yönetimini kolaylaştıran bir uzantıdır. SQLAlchemy,Python’da popüler bir ORM (Object-Relational Mapping) aracıdır ve veritabanı işlemlerini nesne yönelimli bir şekilde yapmayı sağlar.

Flask SQLAlchemy,Flask uygulamalarında veritabanı ile etkileşim sağlamak için kullanılır ve aşağıdaki temel işlevleri içerir:

1. Veritabanı Bağlantısı Ayarlamak

Flask SQLAlchemy,uygulamanızı bir veritabanına bağlamak için gerekli yapılandırmaları kolayca yapmanızı sağlar. Bu yapılandırmalar,veritabanı URL’si,bağlantı havuzu boyutu vb. gibi bilgileri içerir.

2. Model Tanımlamak

Flask SQLAlchemy,veritabanı tablolarını Python sınıflarına bağlayarak model tanımlamanıza olanak tanır. Her sınıf,veritabanında bir tabloya karşılık gelir ve sınıfın özellikleri tablonun sütunlarına karşılık gelir.

3. Sorgular Oluşturmak ve Yürütmek

SQLAlchemy’nin gücü,karmaşık SQL sorguları oluşturmak için nesne yönelimli bir arayüz sağlamasıdır. Flask SQLAlchemy,bu özelliği kullanarak veritabanından veri almak,veri eklemek,güncellemek ve silmek için kolay bir şekilde sorgular oluşturmanıza ve çalıştırmanıza olanak tanır.

4. Veritabanı İşlemlerini Yönetmek

Flask SQLAlchemy,veritabanı işlemlerini yönetmek için oturum (session) kavramını kullanır. Bu sayede,veritabanı işlemleri başarıyla tamamlandığında değişiklikleri kalıcı hale getirebilir veya hatalar durumunda geri alabilirsiniz.

5. Veritabanı İlişkilerini Tanımlamak

SQLAlchemy,ilişkisel veritabanlarında tablolar arasında ilişkiler kurmanıza olanak sağlar. Flask SQLAlchemy ile birlikte bu ilişkileri kolayca tanımlayabilir ve ilişkili verileri sorgulayabilirsiniz.

Örnek bir Flask SQLAlchemy uygulamasında,önce Flask uygulamanızı oluşturmalı ve ardından SQLAlchemy uzantısını yapılandırmalısınız. Daha sonra model sınıflarını tanımlayarak ve yönlendirilmiş sorgular kullanarak veritabanı işlemlerini gerçekleştirebilirsiniz.

İçerik

1. func.DATE():

Veritabanında bir tarih alanından sadece tarih kısmını almak için kullanılır.

from sqlalchemy import func
session.query(func.DATE(table.date_column))

2. func.sec_to_time():

Saniye cinsinden verilen bir süreyi TIMEveri türüne dönüştürmek için kullanılır.

from sqlalchemy import func
session.query(func.sec_to_time(3600))

3. Diğer funcİşlevleri:

func.sum(),func.avg(),func.count(),func.max(),func.min()gibi toplama,ortalama,sayma,maksimum ve minimum işlemlerini yapmak için kullanılabilir.

4. func.sum():

Belirli bir sütundaki değerlerin toplamını hesaplamak için kullanılır.

from sqlalchemy import func
session.query(func.sum(table.column_name))

5. func.avg():

Belirli bir sütundaki değerlerin ortalamasını hesaplamak için kullanılır.

from sqlalchemy import func
session.query(func.avg(table.column_name))

… (Diğer işlevler aynı şekilde düzenlenebilir)

Sonuç

Flask SQLAlchemy’nin “func”modülü,veritabanı işlemlerinde kullanılan güçlü bir özellik kümesidir. Bu blog yazısında,“func”modülünde bulunan yaygın kullanılan metodları örneklerle inceleyerek,Flask uygulamalarında daha karmaşık veritabanı işlemlerini nasıl gerçekleştireceğinizi öğreneceksiniz. Unutmayın ki desteklenmeyen bazı veritabanları belirli işlevleri desteklemeyebilir. Bu nedenle,kullanmak istediğiniz işlevin veritabanınızda desteklenip desteklenmediğini doğrulamak için veritabanı dokümantasyonuna başvurmanız önemlidir.

Google,sayfaları neden yavaş dizine ekler?

Google, sayfaları neden yavaş dizine ekler?

Google,internetin en popüler ve en güçlü arama motorudur. Milyonlarca insan her gün Google’da arama yaparak ihtiyaç duydukları bilgi,ürün veya hizmeti bulmaya çalışır. Bu nedenle,bir websitesi sahibi olarak,sitenizin Google’da görünmesi ve arama sonuçlarında iyi bir sıralama alması çok önemlidir.

Peki,oluşturduğunuz web tabanlı bir uygulama,yani web siteniz Google’da neden bulunmayabilir? Bir kullanıcı,arama motorlarında sorgulama gerçekleştirdiğinde,sizin sayfanızı neden bulamaz?

Sitenizin Google’da bulunmamasının birçok nedeni olabilir. Bu yazıda,en yaygın olanlarından bazılarını ve bunları nasıl çözebileceğinizi anlatacağız.

Öncelikle Google’ın,bir websitesinin sayfalarını nasıl dizine eklediğine bir göz atalım.

Google,sayfaları nasıl dizine ekler?

Google,web sayfalarını dizine eklemek için bir süreç kullanır. Bu süreç,web sayfalarının arama sonuçlarında görünür olmasını sağlar. Google’ın web sayfalarını dizine eklemek için izlediği temel adımlar şunlardır:

  1. İçerik tarayıcıları (Googlebot) kullanma:Google,web sayfalarını dizine eklemek için otomatik tarayıcılar kullanır. Bu tarayıcılar,web sitelerini gezerek içerikleri analiz eder ve dizine eklenmesi gereken sayfaları belirler.
  2. Robots.txt dosyası kontrolü:Web sitesi sahipleri,Googlebot gibi tarayıcıların belirli sayfaları veya içeriği tarayıp tarayamayacağını kontrol etmek için robots.txt dosyası kullanabilir. Bu dosya,web sitesinin belirli kısımlarını dizine eklememe talimatları içerebilir.
  3. Site haritası (XML Sitemap) oluşturma:Web sitesi sahipleri,Google’a web sitelerinin yapılarını ve içeriklerini daha iyi anlaması için XML formatında bir site haritası sunabilir. Site haritaları,Googlebot’un siteyi daha etkin bir şekilde taramasına yardımcı olur ve daha fazla sayfanın dizine eklenmesini sağlar.
  4. Kaliteli ve benzersiz içerik sağlama:Google,arama sonuçlarında değerli ve benzersiz içeriğe önem verir. Bu nedenle,web sitesinin sayfalarında orijinal,bilgi dolu ve kullanıcılar için faydalı içeriklerin bulunması,dizine eklenme şansını artırır.
  5. Düzenli olarak güncellenen içerikler:Google,web sitelerini düzenli olarak güncelleyen ve yeni içerik ekleyen siteleri daha olumlu değerlendirir. Bu nedenle,sitenizi düzenli olarak güncellemek,dizine eklenme olasılığını artırabilir.
  6. Dış bağlantılar (backlink):Web sitenize diğer kaliteli ve güvenilir web sitelerinden yapılan dış bağlantılar (backlink) da Google tarafından önemli bir etken olarak değerlendirilir. Yüksek otoriteli sitelerden alınan bağlantılar,sitenizin güvenilirliğini artırabilir ve dizine eklenme şansını artırabilir.
  7. Web sitesi performansı:Hızlı yüklenen ve iyi performans gösteren web siteleri,dizine eklenme konusunda avantaj sağlar. Google,kullanıcı deneyimini önemsediği için hızlı açılan siteleri tercih eder.

Google,sürekli olarak algoritmalarını güncelleyerek ve web sitelerini tarayarak içerikleri dizine eklemek için en iyi yöntemleri belirlemeye çalışır. Web sitesi sahipleri,sayfalarının dizine eklenmesini hızlandırmak için Google Search Console gibi araçları kullanabilir ve Google’ın yönergelerine uygun içerikler sunmalıdır. Ancak unutmayın ki dizine eklenmek garantili bir işlem değildir ve Google’ın algoritmaları sürekli değişebilir.

Siteniz yeni mi?

Siteniz yeni ise,Google’ın sitenizi fark etmesi ve dizine eklemesi biraz zaman alabilir. Google botları,interneti sürekli olarak taramakta ve yeni siteleri keşfetmektedir. Ancak,bu süreç anında gerçekleşmez. Sitenizin dizine eklenmesini hızlandırmak için,aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

  • Sitenizi Google Search Console’a ekleyin ve URL Denetlemearacını kullanarak sitenizin ana sayfasını ve önemli sayfalarını Google’a gönderin. Bu,Google’ın sitenizi daha çabuk fark etmesini sağlayacaktır.
  • Sitenize kaliteli ve alakalı backlinkleroluşturun. Backlinkler,başka sitelerden sitenize gelen bağlantılardır. Backlinkler,sitenizin otoritesini ve güvenilirliğini artırır. Ayrıca,Google botlarının sitenizi daha kolay bulmasına ve taramasına yardımcı olur.
  • Sitenizi sosyal medyaplatformlarında paylaşın. Sosyal medya,sitenize trafik çekmenin ve marka bilinirliğinizi artırmanın harika bir yoludur. Ayrıca,sosyal medya paylaşımları da sitenize backlink oluşturur ve Google’ın sitenizi daha hızlı dizine eklemesine yardımcı olur.

Siteniz dizine eklenmesi engellenmiş mi?

Siteniz Google’da neden bulunmuyor sorusunun bir diğer cevabı da,sitenizin dizine eklenmesinin engellenmiş olmasıdır. Bu durumda,sitenizin robots.txt dosyasınıveya sayfalarınızın noindex meta etiketlerinikontrol etmeniz gerekir.

Robots.txt dosyası,sitenizin kök dizininde bulunan bir metin dosyasıdır. Bu dosya,Google botlarına hangi sayfalarınızı taramasına veya taramamasına izin verdiğinizi belirtir. Eğer robots.txt dosyanızda yanlışlıkla tüm sitenizi veya önemli sayfalarınızı tarama engelleyici kurallar varsa,bu sitenizin dizine eklenmemesine neden olabilir.

Noindex meta etiketi ise,sayfanızın HTML kodunda bulunan bir etikettir. Bu etiket,Google botlarına bu sayfanın dizine eklenmemesi gerektiğini söyler. Eğer noindex etiketini yanlışlıkla ana sayfanızda veya önemli sayfalarınızda kullanmışsanız,bu da sitenizin dizine eklenmemesine neden olabilir.

Bu durumlarda,robots.txt dosyanızdaki veya noindex etiketlerinizdeki hataları düzeltmeniz ve ardından Google Search Console’dan sitenizi tekrar göndermeniz gerekir.

Siteniz yinelenen içerik içeriyor mu?

Websitesi index sorunu yaşamanızın bir başka nedeni de,sitenizin yinelenen içerik içermesi olabilir. Yinelenen içerik,sitenizin farklı sayfalarında aynı veya çok benzer içeriğin bulunmasıdır. Yinelenen içerik,Google’ın sitenizin hangi sayfalarını dizine eklemesi ve hangi sayfalarını sıralaması gerektiğini karıştırabilir. Bu da sitenizin performansını ve kullanıcı deneyimini olumsuz etkileyebilir.

Yinelenen içeriği önlemek için,aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

  • Sitenizdeki kopya sayfalarısilin veya 301 yönlendirmelerikullanarak tek bir sayfaya yönlendirin. Kopya sayfalar,sitenizin farklı URL’lerinde aynı içeriği gösteren sayfalardır. Örneğin,http://www.example.com ve http://example.com aynı sayfayı gösteriyorsa,bu bir kopya sayfadır. Bu durumda,bir URL’yi diğerine 301 yönlendirmesi ile yönlendirmeniz gerekir.
  • Sitenizdeki kopya içerikleriyeniden yazın veya canonical etiketlerikullanarak ana sayfayı belirtin. Kopya içerikler,sitenizin farklı sayfalarında çok benzer içeriği gösteren sayfalardır. Örneğin,http://www.example.com/urunler/urun-a ve http://www.example.com/urunler/urun-b sayfalarında aynı ürün açıklaması varsa,bu bir kopya içeriktir. Bu durumda,içeriği özgünleştirmeniz veya canonical etiketi ile ana sayfayı belirtmeniz gerekir.
  • Sitenizdeki yinelenen başlık ve açıklama etiketlerinideğiştirin. Başlık ve açıklama etiketleri,sitenizin her sayfasının HTML kodunda bulunan etiketlerdir. Bu etiketler,Google’a ve kullanıcılara sayfanın ne hakkında olduğunu söyler. Eğer sitenizin farklı sayfalarında aynı başlık ve açıklama etiketleri varsa,bu da yinelenen içerik olarak algılanabilir. Bu durumda,her sayfanız için özgün ve alakalı başlık ve açıklama etiketleri oluşturmanız gerekir.

Sonuç

Sitenizin Google’da neden yok olduğunu anlamak için yukarıdaki nedenleri kontrol edebilirsiniz. Sitenizin dizine eklenmesini sağlamak için bu nedenleri ortadan kaldırmanız ve Google’ın sitenizi daha kolay bulmasına ve taramasına yardımcı olacak adımlar atmanız gerekecektir.

Umarım bu yazı size websitesi dizine ekleme sorunu nasıl çözülür konusunda yardımcı olmuştur. Daha fazla bilgi için lütfen bana sorun veya aşağıdaki kaynaklara göz atın:

Google’da,websiteme ait sayfaları nasıl bulabilirim?

Sayfanızın dizine eklenip eklenmediğini sorgulamanın iki yöntemi vardır. Birincisi,Google Search Console kullanmaktır. Search Console’da “Dizin Oluşturma”kısmının altında “Sayfa sayısı”sekmesi yer almaktadır. Buraya eriştiğinizde aşağıdaki gibi bir grafik görüntüyle karşılaşırsınız.

Daha sonra “Dizine eklenen sayfalarla ilgili verileri göster”düğmesine tıkladığınızda aşağıdaki görüntüyle karşılarsınız.

Buranın hemen alt kısmında,Google’ın dizine eklediği sayfalarınızı bulabilirsiniz.

İkincil bir yöntem ise,doğrudan arama motorunu kullanmaktır.

Eğer aşağıdaki gibi bir sorgulama yaparsanız dizine eklenen sayfalarını bulabilirsiniz.

site:advdyn.com

Burada,herhangi bir anahtar kelime girmediğiniz için Google arama motoru,arattığınız alan adresinde,dizine eklenmiş tüm sayfaları sizin için sıralar. Aşağıdaki görsele bakın:

Runtime stack:Backend’in dilini anlamak

Runtime stack: Backend’in dilini anlamak

Günümüz dijital çağında,bilgi teknolojileri hızla gelişiyor ve pek çok işletme,kurum ve birey bu teknolojilere adapte olmak zorunda kalıyor. Bu dönüşümün temelinde ise yazılım geliştirme alanındaki ilerlemeler yer alıyor. Yazılımın temel yapı taşı olan “backend”,bir uygulamanın arkasındaki gizli güçtür ve genellikle kullanıcıların fark etmediği ancak olmazsa olmaz bir rol oynar. Backend,bir dil ile ifade edilen ve uygulamanın mantıksal işlevlerini,veritabanı yönetimini ve sunucu iletişimini üstlenen önemli bir parçadır.

Bu blog yazısında,sık kullanılan backend dillerini anlamak ve kavramak için temel bilgilere birlikte göz atacağız. Bu sayede,yazılım dünyasının gücünü ve işleyişini keşfedeceğiz.

Runtime stack nedir?

Runtime stack,bir programın çalışması sırasında alt programlarının veya fonksiyonlarının bilgilerini saklayan bir veri yapısıdır. Runtime stack,programın düzenli ve öngörülebilir bir şekilde çalışmasına yardımcı olur. Runtime stack,bir yığın olarak düzenlenir,yani veriler yığınının üstünden itilebilir veya çekilebilir. Runtime stack,her alt program çağrısının dönüş adresleri,parametreleri,yerel değişkenleri ve diğer verilerini içerir.

Runtime stack,bir programlama dilinin runtime system tarafından yönetilir. Runtime system,bir programı çalıştırmak için bir ortam sağlayan bir yazılım bileşenidir. Runtime system,bellek yönetimi,tip kontrolü,hata ayıklama,kod üretimi,optimizasyon ve daha fazlası gibi özellikler içerir. Runtime system ayrıca bir programlama dilinin yürütme modelini de uygulayabilir,örneğin değişkenlerin nasıl erişildiği,parametrelerin nasıl geçirildiği,istisnaların nasıl ele alındığı vb.

Runtime stack kullanmanın avantajları nelerdir? Runtime stack kullanmanın bazı avantajları şunlardır:

  • Sanal makineleri kolayca taşıyabilir,yedekleyebilir veya kopyalayabilirsiniz.
  • Sanal makineleri farklı ortamlarda (bulut,şirket içi,kişisel vb.) çalıştırabilirsiniz.
  • Sanal makineleri hızlı bir şekilde başlatabilir veya durdurabilirsiniz.
  • Sanal makineleri farklı iş yükleri için optimize edebilirsiniz.
  • Sanal makineleri güvenli bir şekilde test edebilir veya izole edebilirsiniz.

Runtime stack,bir programın aktif alt programlarının veya fonksiyonlarının bilgilerini depolayan bir veri yapısıdır. Runtime stack,aynı zamanda çağrı yığını,yürütme yığını,program yığını veya kontrol yığını olarak da bilinir. Runtime stack,her alt program çağrısının dönüş adresleri,parametreleri,yerel değişkenleri ve diğer verilerini takip etmek için kullanılır. Runtime stack,bir yığın olarak düzenlenir,yani veriler yığınının üstünden itilebilir veya çekilebilir. Runtime stack,programın düzenli ve öngörülebilir bir şekilde çalışmasına yardımcı olur.

Runtime system,bir programı çalıştırmak için bir ortam sağlayan bir yazılım bileşeni terimidir. Runtime system,bellek yönetimi,tip kontrolü,hata ayıklama,kod üretimi,optimizasyon ve daha fazlası gibi özellikler içerebilir. Runtime system ayrıca bir programlama dilinin yürütme modelini de uygulayabilir,örneğin değişkenlerin nasıl erişildiği,parametrelerin nasıl geçirildiği,istisnaların nasıl ele alındığı vb. Runtime system,derleyicinin,yorumlayıcının,işletim sisteminin veya ayrı bir kütüphane veya çerçevenin bir parçası olabilir.

Runtime stack genellikle bir programlama dilinin runtime system tarafından yönetilir. Runtime system,runtime stack’i manipüle etmek için talimatlar veya fonksiyonlar sağlayabilir,örneğin veri itmek veya çekmek,bellek ayırmak veya boşaltmak,hataları kontrol etmek vb. Runtime system ayrıca runtime stack’i kendi amaçları için de kullanabilir,örneğin özyineleme,eşzamanlılık,çöp toplama vb.

Bir backend dili ne iş yapar?

Bir backend dili,bir web sitesinin veya uygulamanın sunucu tarafında çalışan programlama dilidir. Bir backend dili,web sitesinin veya uygulamanın iş mantığını,veri tabanı iletişimini,kullanıcı kimlik doğrulamasını,API oluşturmayı ve diğer sunucu tarafı işlevlerini gerçekleştirmek için kullanılır. Bir backend dili,web sitesinin veya uygulamanın kullanıcı tarafında görünen kısmı olan frontend ile etkileşim halinde olur.

Bazı popüler backend dilleri şunlardır:

  • Python:Basit,temiz ve çok yönlü bir dil olan Python,web geliştirme için popüler bir seçimdir. Python,Django,Flask,Pyramid gibi çeşitli web çerçeveleri ile uyumludur. Python ayrıca yapay zeka,veri bilimi ve makine öğrenimi gibi alanlarda da yaygın olarak kullanılır.
  • PHP:Web geliştirme için özel olarak tasarlanmış bir dil olan PHP,dünyadaki web sitelerinin yaklaşık %80’inde kullanılır. PHP,WordPress,Drupal,Joomla gibi popüler içerik yönetim sistemleri tarafından desteklenir. PHP,Laravel,Symfony,CodeIgniter gibi güçlü web çerçevelerine de sahiptir.
  • Java:Nesne yönelimli,çok platformlu ve yüksek performanslı bir dil olan Java,web geliştirme için de sıkça tercih edilir. Java,Spring Boot,Hibernate,Struts gibi güvenilir ve ölçeklenebilir web çerçeveleri sunar. Java ayrıca Android uygulamaları,masaüstü uygulamaları ve kurumsal sistemler için de kullanılır.

Göz atın:PHP’ye giriş:PHP ile neler yapılır? –Advanced Dynamics Teknoloji (advdyn.com)

Runtime stack kullanım alanları

Runstime stack’in kullanım alanlarını bilmek,backend dilleri hakkında bilgi toplamada veya “Hangi backend dili öğrenmeliyim?”sorunusuna yanıt vermede işinizi kolaylaştırabilir.

Runtime stack,bir programın çalışma zamanında kullandığı bellek bölgesidir. Bir program fonksiyon çağrıları yaptığında,fonksiyonun parametreleri,yerel değişkenleri ve dönüş adresi gibi bilgileri runtime stack’e kaydeder. Fonksiyon tamamlandığında,runtime stack’ten çıkarılır ve çağrıldığı yere döner. Bu şekilde,runtime stack,programın çalışma akışını takip etmesine ve belleği verimli bir şekilde yönetmesine yardımcı olur.

Runtime stack’in kullanım alanları şunlardır:

  • Programlama dilleri:Runtime stack,özellikle yorumlanan veya derlenen dillerde,programın çalışma zamanında bellek yönetimini sağlar. Örneğin,Java Runtime Environment (JRE),Java programlarının çalışması için gerekli olan bir yazılımdır. JRE,Java programı ile işletim sistemi arasında iletişim kuran ve Java Sanal Makinesi (JVM) adı verilen bir runtime stack sağlayan temel bir teknolojidir.
  • Oyunlar ve grafik uygulamaları:Runtime stack,oyunlar ve grafik uygulamaları için 3D grafik hesaplaması yapabilen bir yazılım olan Vulkan Run Time Libraries gibi teknolojilerde de kullanılır. Vulkan Run Time Libraries,GPU üzerinde direkt kontrol sağlayarak,işlemcinin sırtına binen yükü azaltır ve kullanıcıya daha iyi bir oyun ve 3D performansı sunar.
  • Hata ayıklamave güvenlik:Runtime stack,programın çalışma zamanında karşılaştığı hataları veya güvenlik açıklarını tespit etmek ve çözmek için de kullanılabilir. Örneğin,Runtime Broker,Windows 8 ve Windows 10 işletim sistemlerinde bulunan resmi bir Microsoft çekirdek işlemidir. Runtime Broker’ın genel amacı,Windows Store kullanılarak indirilen evrensel uygulamaların izinlerini kontrol etmek ve ters bir durumda olaya el atmak.

Umarım bu bilgiler size yardımcı olmuştur. Başka bir sorunuz varsa lütfen bana sorun. 😊

Geliştirilen bir uygulama için en uygun backend dilini seçmek

Backend dilini seçerken çeşitli faktörleri göz önünde bulundurmanız önemlidir. Aşağıda,hangi backend dilini seçmeniz gerektiğini belirlemek için dikkate almanız gereken bazı kritik faktörlerden bahsedilmiştir:

  1. Proje İhtiyaçları:Uygulamanızın amacı ve ihtiyaçları backend dilini belirlemede en önemli etkenlerden biridir. Bazı projeler,yüksek düzeyde performans gerektiren büyük veri işlemleri veya paralel işlemlerle uğraşırken,bazıları daha küçük ölçekli ve basit işlevlere sahip olabilir.
  2. Tecrübe ve Uzmanlık:Mevcut takımınızın veya sizin backend dilleri konusundaki uzmanlık düzeyiniz de önemlidir. Takımınızın deneyimli olduğu dilleri tercih etmek,projenin başarısı için önemli bir faktördür.
  3. Topluluk ve Destek:Kullandığınız dilin aktif bir topluluğu ve güncel bir destek ekosistemi olması büyük önem taşır. Topluluk sayesinde karşılaşabileceğiniz sorunlara daha hızlı ve kolay çözümler bulabilirsiniz.
  4. Performans ve Ölçeklenebilirlik:Uygulamanızın performansı ve ölçeklenebilirliği,dilin seçiminde kritik bir rol oynar. Büyüdükçe ve kullanıcı sayınız arttıkça,dilin yeterli performansı sağlayıp sağlamadığına emin olmanız gerekir.
  5. Veritabanı Uyumluluğu:Backend dilinin,kullanmayı düşündüğünüz veritabanlarıyla uyumluluğu önemlidir. Veritabanı işlemleri,uygulamanızın veri depolama ve yönetimi açısından önemli bir parçasıdır.
  6. Güvenlik:Uygulamanızın güvenliği kritik bir faktördür. Backend dilinin güvenlik önlemleri ve zafiyetleri yönetmedeki yetenekleri dikkate alınmalıdır.
  7. Maliyet:Dilin kullanımı ve lisans maliyetleri de projeniz için önemli bir etkendir. Açık kaynaklı diller,genellikle daha ekonomiktir ancak diğer faktörleri göz ardı etmemek gerekir.
  8. Gelecek Beklentileri:Dilin gelecekteki trendleri ve güncelliği,projenizin uzun vadeli başarısı için önemlidir. Moda geçici olabilir,bu nedenle gelecekte değişen piyasa koşullarını göz önünde bulundurmalısınız.

Bu faktörleri değerlendirerek,proje gereksinimlerinize ve takımınızın uzmanlık düzeyine en uygun olan backend dilini seçebilirsiniz. Genellikle yaygın olarak kullanılan diller arasında Python,JavaScript (Node.js),Ruby,Java,PHP ve Go gibi seçenekler bulunmaktadır. Ancak,her proje kendine özgüdür,bu nedenle doğru kararı vermek için ihtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi iyi analiz etmeniz gerekmektedir.

Node.js nedir ve neden web uygulamaları için idealdir?

Node.js nedir ve neden web uygulamaları için idealdir?

Node.js,JavaScript tabanlı bir çalışma ortamıdır ve web uygulamalarının geliştirilmesinde son derece etkili bir araçtır. Web uygulamalarının geleneksel olarak sunucu tarafında kullanılan dillerle geliştirilmesine rağmen,Node.js sayesinde JavaScript artık sunucu tarafında da kullanılabilmektedir. Bu,geliştiricilere aynı dilde hem istemci tarafı hem de sunucu tarafı kodlarını yazma ve paylaşma imkanı sunar. Bunun yanı sıra Node.js,olay tabanlı ve hafif yapısıyla yüksek performanslı uygulamaların geliştirilmesine olanak tanır. Ayrıca,geniş bir modül ve paket ekosistemiyle birlikte gelir ve bu da geliştirme sürecini hızlandırır. Node.js,web uygulamaları için idealdir çünkü geliştiricilere hızlı,ölçeklenebilir,verimli ve etkileyici kullanıcı deneyimleri sunma imkanı sağlar.

Node.js nedir?

Node.js,açık kaynaklı ve çapraz platformlu bir JavaScript çalışma ortamıdır. Node.js,Google Chrome’un çekirdeği olan V8 JavaScript motorunu tarayıcının dışında çalıştırır. Bu,Node.js’in çok performanslı olmasını sağlar.

Bir Node.js uygulaması tek bir işlemde çalışır ve her istek için yeni bir iş parçacığı oluşturmaz. Node.js,standart kütüphanesinde JavaScript kodunun engellenmesini önleyen bir dizi asenkron I/O ilkel sunar ve genellikle Node.js’teki kütüphaneler engelleme yapmayan paradigmalara göre yazılır,böylece engelleme davranışı normdan ziyade istisna olur.

Node.js,ağdan okuma,veritabanına veya dosya sistemine erişme gibi bir I/O işlemi gerçekleştirdiğinde,iş parçacığını engelleyip CPU döngülerini boşa harcamak yerine,Node.js yanıt geldiğinde işlemleri sürdürür.

Bu,Node.js’in tek bir sunucuyla binlerce eşzamanlı bağlantıyı iş parçacığı eşzamanlılığını yönetmenin yükünü getirmeden ele almasını sağlar. Bu da hata kaynağı olabilecek önemli bir kaynaktır.

Node.js’in benzersiz bir avantajı vardır,çünkü tarayıcı için JavaScript yazan milyonlarca ön uç geliştiricisi artık tamamen farklı bir dil öğrenmeye gerek kalmadan hem sunucu tarafı kodunu hem de istemci tarafı kodunu yazabilir.

Node.js’te yeni ECMAScript standartları sorunsuz bir şekilde kullanılabilir,çünkü tüm kullanıcılarınızın tarayıcılarını güncellemesini beklemenize gerek yoktur –hangi ECMAScript sürümünü kullanacağınıza Node.js sürümünü değiştirerek karar verebilirsiniz ve ayrıca Node.js’i bayraklarla çalıştırarak belirli deneysel özellikleri de etkinleştirebilirsiniz.

Node.js’in gelişim tarihi çok net bir şey gösteriyor:internet ile doğrudan bağlantılı. JavaScript’i temel alan Node.js ile uygulamalar geliştirerek çok kısa sürede görünür sonuçlar elde edebilirsiniz. Platformun kendisi çok hafif ve neredeyse her sisteme kurulabilir.

Bir betik dili için yaygın olan bir şey olarak,Node.js uygulamaları da ağır bir geliştirme sürecini atlar,böylece sonuçları doğrudan kontrol edebilirsiniz. Hızlı başlangıç uygulamasının yanı sıra,web uygulamalarının geliştirilmesi sırasında değişen gereksinimlere de çok esnek bir şekilde tepki verebilirsiniz. JavaScript’in çekirdeği ECMAScript tarafından standartlaştırıldığı için,dil daha kapsamlı uygulamaların da gerçekleştirilebileceği güvenilir bir temsil eder. Mevcut dil özellikleri hem çevrimiçi hem de referans kitaplarında geniş bir şekilde belgelenmiştir. Ayrıca,pek çok geliştirici JavaScript’te yetkin ve bu dil kullanarak daha büyük uygulamalar gerçekleştirebilir. Node.js,Google Chrome ile aynı JavaScript motorunu –V8 motorunu –kullandığı için,tüm dil özellikleri burada da mevcuttur ve JavaScript’te yetkin geliştiriciler yeni platforma nispeten hızlı bir şekilde aşina olabilirler.

JavaScript’in uzun gelişim tarihi,yüksek performanslı bir dizi motor üretti. Bu gelişmenin nedenlerinden biri,çeşitli tarayıcı üreticilerinin her zaman kendi JavaScript motoru uygulamalarını geliştirmeleri ve böylece tarayıcıda JavaScript çalıştırma konusunda piyasada sağlıklı bir rekabet olmasıydı. Bu rekabet,bir yandan JavaScript’in artık çok hızlı yorumlanması ve diğer yandan üreticilerin belirli standartlar üzerinde anlaşması gerçeğine yol açtı. Sunucu tarafında JavaScript için bir platform olarak Node.js,gelişiminin başından itibaren açık kaynaklı bir proje olarak tasarlandı. Bu nedenle,platformun çekirdeği etrafında hızla aktif bir topluluk gelişti ve esas olarak Node.js’in pratikte kullanımıyla ilgileniyor,ancak aynı zamanda platformun daha da geliştirilmesi ve istikrar kazanmasıyla da ilgileniyor. Node.js ile ilgili kaynaklar,başlamanıza yardımcı olacak eğitimlerden kalite güvencesi,hata ayıklama veya ölçeklendirme gibi ileri düzey konulara kadar uzanmaktadır. Node.js gibi açık kaynaklı bir projenin en büyük avantajı,bilginin size ücretsiz olarak sunulması ve soruların ve sorunların çok çeşitli iletişim kanalları veya topluluk kendisi aracılığıyla oldukça hızlı ve yetkin bir şekilde çözülebilmesidir.

Node.js’in Kullanım Alanları

Basit bir komut satırı aracından çok sayıda düğümde çalışan web uygulamaları için bir uygulama sunucusuna kadar,Node.js her yerde kullanılabilir. Bir teknolojinin kullanımı,çözülecek soruna,kişisel tercihlere ve geliştiricilerin bilgi seviyesine bağlıdır. Bu nedenle,sadece Node.js’in temel özelliklerini bilmekle kalmamalı,aynı zamanda platformla çalışma konusunda da bir hisse sahip olmalısınız. İkinci noktayı,mevcut bir Node.js projesine katılma fırsatınız varsa veya en iyi durumda uyguladığınız daha küçük projelerle deneyim kazanarak yerine getirebilirsiniz.

Saf JavaScript

Node.js ile çalışırken,yeni bir dil lehçesi öğrenmenize gerek yoktur,çünkü JavaScript dil çekirdeğine geri dönebilirsiniz. Sistem kaynaklarına erişmek için standartlaştırılmış ve iyi belgelenmiş arayüzler mevcuttur. Ancak JavaScript’e alternatif olarak,Node.js uygulamanızı TypeScript’te yazabilir,kaynak kodunu JavaScript’e çevirebilir ve Node.js ile çalıştırabilirsiniz. Bu konu hakkında daha fazla bilgiyi 13. Bölüm’de bulabilirsiniz.

Optimize edilmiş motor
Node.js,Google’ın V8 JavaScript motoruna dayanmaktadır. Burada,özellikle motorun sürekli geliştirilmesinden yararlanırsınız,burada en son dil özellikleri çok kısa bir süre sonra desteklenir.