Sosyal medya platformlarının geçmişi en az websiteleri kadar eskidir. Aslında sosyal ağları da birer web sitesi olarak değerlendirmek mümkündür, ancak bazı her ikisi de özünde ayırt edici özellikler taşıyor.
Bu araştırmada kullanıcı tecrübesinden (user experience) hareketle sosyal medya ve web siteleri arasında bir kıyaslama yapılacak ve hangisinin kullanıcı açısından daha etkili olduğu değerlendirilecektir. Aynı zamanda sosyal medya uygulamalarının kendi içerisinde de bir değerlendirmesi yapılacak ve aralarındaki farklar ele alınacaktır. Bu farklar yazının son bölümünde avantaj ve dezavantaj olarak maddeler halinde sıralanacaktır. Yaklaşımları gereği mIRC, Windows Live Messenger ve WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamaları sınırlı ölçekte konuya dahil edilecektir.

Sosyal ağlara genel bir bakış
Sosyal ağların gücü günümüzde devasa boyuttadır. Kullanıcılar, akıllı telefon satın alırken dahi yoğun olarak kullandıkları uygulamalarda (örneğin İnstagram, TikTok) hangisinde daha iyi sonuç elde edebileceklerini düşünerek seçim yapıyorlar.
2000’li yılların ortalarında Apple’ın öncülük ettiği akıllı telefon devrimi sonrası sosyal platformlar mağazalara adapte edilen ve indirilebilen ilk uygulamalar arasında yer alıyordu. Mobil cihazların telefon araması gerçekleştirirken eriştiği operatör alıcıları (hücresel veri) ve Wi-Fi teknolojisiyle internete bağlanması işleri daha da kolaylaştırdı.
Akıllı telefon devriminden biraz önce kurulan Facebook kısa zamanda tüm dünyada büyük bir popülerlik kazandı. O zamanların X, şimdinin Y kuşağı Facebook üzerinden arkadaşlık kuruyor, iletişime geçiyor ve paylaşımlarla birbirini etkilemeye çalışıyordu. Facebook Microsoft tarafından üretilen Windows Live Messenger’ı tozlu sayfalar arasına gönderdi. Çünkü üyelerine çok daha fazla özellik sunuyordu. Bir yıl sonra hizmete başlayan Youtube ise video paylaşım platformu olarak hizmet veriyordu ve Facebook’un birincil rakibi değildi. Özellikle 2008’de kullanımı yaygınlaşmaya başlayan Twitter, Facebook ile küresel arenada aynı ringe çıkabilirdi. Aynı dönemde Reddit de yaygın bir platformdu, ancak odak noktası daha çok mem ve Amerikan mizah anlayışı üzerine yoğunlaşıyordu. Forumlara sahip web siteleri ise gücünü nispeten koruyordu.
“Akıllı telefonlar ve tabletler piyasaya sürülmeden önce oluşturulan tüm platformlar masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar üzerinden internete bağlanan kullanıcıları hedefliyordu. Kullanıcıların ziyaret ettikleri web siteleri üzerinde sınırlı yetkileri vardı.”
Facebook özgürlükçü bir yaklaşım benimsemiyordu, Twitter ise üyelerini daha serbest kılan bir politikaya sahipti. Örneğin Twitter, üyelerine kullanıcı adıyla görünmelerine, yani kendilerini gizleyebilmelerine olanak sağlarken Facebook bunu yapmıyordu. Twitter, pornografik içeriklere izin veriyordu, Facebook ise bu konuda daha muhafazakar bir politika benimsiyordu. Twitter aynı zamanda kullanıcılarını anlatmak istedikleri şeyleri (başlangıçta) 140 karakterle sınırlıyordu ve daha kullanışlı ve etkileşimli bir ana sayfaya sahipti. Bu özellikler Twitter’ın küresel ölçekte hızlı bir şekilde yükselmesine yol açtı.
İlk akıllı telefonlar gelişmiş kameralara sahip değildi. Büyük bir kamerayı bir çantayla taşımak ise zahmetli bir işti. Üstelik kameralarla yapılan işlemler zahmetli bir iş sürecini beraberinde getiriyordu. Çekilen fotoğraflar veya videolar bir hafızaya depolanıyor, hafıza kartlarından bilgisayara bir kablo vasıtasıyla aktarılıyor, düzenleme işlemleri yapılıyor ve son olarak paylaşımı gerçekleştiriliyordu. Akıllı telefonlarda tüm bu problemli süreç tek bir cihaz ile giderilebiliyordu ve zamanla yapılan iyileştirmelerle birlikte bu çözümler onu daha da cazip hale getirdi. İnsanlar artık fotoğraf makinesinin karmaşık süreciyle uğraşmıyor ve doğrudan akıllı telefon satın almaya yöneliyordu.
Sosyal platformlar açısından Twitter bir mikroblog, Facebook sosyal paylaşım, Reddit ise sosyal konularla ilgili tartışmalar ve mizah üzerine odaklanıyordu. Görsel üzerine odaklanan bir sosyal ağ halen mevcut değildi. 2010’da bu eksikliği gidermeyi amaçlayan iki sosyal ağ hizmete sunuldu: Pinterest ve Instagram. Alman ve Amerikalı iki bilgisayar programcısı Kevin Systrom ve Mike Krieger tarafından kurulan Instagram takip eden iki yıl içerisinde hızla büyüdü. Kullanıcılar, telefonlarla çektikleri fotoğrafları (resim filtreleriyle) düzenleyebiliyor, gönderi (post) paylaşabiliyor ve diğer kullanıcılarla etkileşime (yorum, beğeni) girebiliyordu. Bir kullanıcı, bir başka kullanıcının profilini ziyaret ettiğinde bu gönderiler bir ızgara şeklinde görüntüleniyordu. İkinci sekmede ise kullanıcının etiketlendiği fotoğraflar görüntüleniyordu. 2012’de İnstagram 100 milyona yaklaşan kullanıcıya ulaştı ve aynı yıl içerisinde Facebook tarafından 1 milyar dolar karşılığında satın alındı.
Snapchat, İnstagram’ın hamlesini bir adım daha ileriye taşıdı ve kullanıcılarına video hikaye özelliğini sundu. Kullanıcılar birbirleriyle ekleşebiliyor ve kendilerinde ekli olan arkadaşlarına video hikaye gönderebiliyordu. 2012’de bir başka ücretsiz uygulama iOS üzerinden kullanıcılara sunuldu: Vine. Video barındırma uygulaması olarak hizmet veren Vine mizahsal kurgu video alt yapısının ilklerindedi ve kurulduktan dört ay sonra Twitter tarafından satın alındı. Gerek Snapchat gerekse de Vine yaklaşım olarak yenilikçi bir alt yapıya sahipti, ancak rakamsal olarak diğer sosyal ağların gerisinde kalmıştı. Bu aşamada herhangi bir patentleme işlemi söz konusu olmadığından, güçlü rakipleri kendi uygulamalarını onlara benzetebiliyordu. Nitekim öyle de oldu. Video içeriklerin ve kurguların önemi daha da ön plana çıktı. Ve elbette kısa süre içerisinde videolara tıpkı fotoğraflarda olduğu gibi eklenebilen filtrelerin önemi farkedildi. İnstagram, Facebook tarafından satın alındıktan sonra Ağustos 2016’da Story özelliğini hizmete aldı. Kasım 2020’de Twitter da Fleets özelliğini hizmete almıştı; ancak kullanıcılar tarafından hoş karşılanmayınca bu özelliğini geri çekti. Facebook, kullanıcılar için bir yönetim paneli oluşturdu ve kurumsal çözümleri daha da kolaylaştırdı.
Akıllı telefon devrimi sosyal platformların dönüşümünü etkiledi ve hızlı bir şekilde mağazalarda indirilebilir uygulamalara dönüştüler. Çünkü akıllı telefon teknolojisi güçlü ve kullanıcı dostu bir alt yapıya sahipti. Bunun için kullanıcıların bir web sitesini hangi araçları kullanarak ziyaret ettiğine bakmak yeterli. Eğer bunu günümüzde yüzdesel olarak ifade edecek olursak %80’lik bir dilim mobil telefonlar üzerinden internet sitelerini ziyaret ederken geriye kalan &20’lik bir kısım tarayıcıları kullanarak web sitelerini ziyaret ediyor. Bu nedenle kullanıcı merkezli yürütülen tüm projelerde mobil deneyimin maksimum düzeyde tutulması gerekiyor.
“Facebook sosyal hayattaki gerçek bizi, Twitter sosyal hayatta gizli olan bizi, İnstagram ise sosyal hayatta olan ama gerçekte biz olmayan bizi yansıtıyor.”
Web siteleri ve sosyal medya ilişkisi: Adaptasyon süreçlerine bakış
Web siteleri çoğunlukla muhafazakar yapılarını koruyan bir tarzda internet kullanıcılarına hizmet vermeye devam ediyor. Trafik yoğunluğu çoğunlukla kurumsal medya ve haber şirketlerinin internet sayfalarına odaklanıyor.
Sosyal medyanın internete ambargo koyduğu dönem boyunca web siteleri kendilerine çok az yeni özellik katabildi. Bununla birlikte sosyal medyada var olmak ve web sitelerine trafik çekebilmek amacıyla varlıklarını sürdürüyorlar. Ancak hiçbir zaman kurumsal görüntülerinden taviz vermemeye çalışıyorlar. Sosyal medya kullanıcıları ise bu kurumsal medya ve haber şirketlerinin içeriklerine yönelmekten kaçınıyor. Çünkü belirli bir ideoloji doğrultusunda haber ürettiklerini düşünüyorlar. Bir örnek vermek gerekirse, NTV kuruluşunun Twitter üzerinde 8 milyona yakın bir takipçi sayısı bulunuyor. Ancak paylaştığı tweetler sıradan bir sosyal medya kullanıcısından bile daha az etkileşim alıyor.
“Sosyal medya, haber alma algımızı değiştirdi. Bir haberin değerini artık gazetelerin veya internet sitelerinin manşetleri değil, sosyal medyadaki paylaşımların beğeni, yorum ve etkileşim sayısı belirlemeye başladı.”
Bu aşamada Türkiye’den iki etkili örnek verilebilir. Birincisi daha çok futbol ağırlıklı olmak üzere sporla ilgili paylaşımlar yapan De Marke Sports ve genel haber içerikleri giren Pusholder isimli kullanıcılardır. Her ikisi de yakın bir dönemde bir milyonun üzerinde takipçiye ulaştı ve tüm tweetler beğeni ve yorum sayısı bakımından pek çok kurumsal firmayı katlıyor.
Sosyal medyaya uygun bir şekilde adapte olan ortodoks web sitelerinin gücünü korumaya devam ettiği görülüyor. Bunlardan ayrı olarak kullanıcın yeteneklerini ortaya çıkarmayı ve eksikliklerini gidermeyi amaçlayan hizmetler, örneğin Udemy veya Onedio öne çıkmayı başarıyor. Alışveriş kısmında ise yine sosyal medyaya hızlı adapte olabilen e-ticaret siteleri gücünü büyük oranda büyütmeyi başarıyor. Bunun en somut kanıtı Trendyol’dur. Sosyal medyada yüksek takipçili ve etkileşimli hesaplara sahip kullanıcılarla iş birliği geliştiren Trendyol doğru bir politika benimseyerek rakiplerinin kat ve kat önüne geçmeyi başardı.
“Bu başarı hikayeleri, ‘sosyal medyada da var olalım’ düşüncesiyle değil, ‘sosyal medyada nasıl etkili olabiliriz’ sorusuna doğru cevaplar vererek oluştu.”
Sosyal medyanın avantajları
- Kullanıcılarına para kazandırması
- Kullanıcıların ücretsiz olarak (yazı, görsel, video) içerik üretebilmesi ve paylaşabilmesi
- Akış algoritmasına sahip olması
- Kullanıcılara canlı yayın imkanı sunması
- Kullanıcıların içerikleriyle ilgili istatistiksel veri elde edebilmesi
- Kullanıcıların içeriklerini bir başka dile kolay bir şekilde çevirebilmesi
- Yaratıcı düşünmeye sevk etmesi
- Kullanıcıların verilerini depolayabilmesi
- Mobil uyumlu kullanıcı deneyimini pozitif yönde etkileyen uygulama geliştirmesi
- Başka internet kaynaklarına köprü oluşturabilmesi
- İdeolojik hareket etmemesi
Sosyal medyanın dezavantajları
- Sorgularda ilgisiz içerikler çıkarması
- Etiketlerin manipüle edilmesi
- Zaman kaybettiren gelişmemiş araçlara sahip olması
- Kullanıcıların içeriklerini sınırlaması
- Bilgi dezenformasyonu yaratması
- Linç kültürü (iptal kültürü) oluşturması
- Güvenli ödeme imkanı sunamaması
Websitelerinin avantajları
- Kullanıcılara ilgili içerikleri doğru bir şekilde çıkarması
- Nitelikli bilgi alt yapısı oluşturabilmesi
- Güçlü bir arama motoru alt yapısına sahip olması
- Kullanıcılar üzerinden para kazanabilmesi
- Güvenli ödeme imkanı sunması
- Telif hakkı bulunan yayınlara ulaşabilmesi
- Başka internet kaynaklarına köprü oluşturabilmesi
Websitelerinin dezavantajları
- Kullanıcıların içerik üretmelerine imkan vermemesi (forumlar hariç)
- Görsel ve video içeriklere daha az önem vermesi
- Gereksiz uzunlukta içeriklerle kullancıyı yorabilmesi
- Hatalı reklam yerleşimi ile kullanıcıyı yorması
- Üçüncül taraf tarayıcı eklentileri olmadan içeriklerin çevrilememesi
- Akış algoritmasına sahip olmaması
- İdeolojik ve kurumsal kimlikle hareket etmesi

