Google’dan başka pek çok arama motorunun ismini sayabiliriz. Yandex, Bing, CC Search, DuckDuckGo ve diğerleri… Hatta yerel bir Türk şirketi tarafından üretilen Yaani de alternatif arama motorları listesinde yer alır. Ancak hiçbirinin kullanım yaygınlığı Google kadar popüler olmayı başaramadı. Veriler bize Google üzerinde günde 5 milyardan fazla sorgulama gerçekleştirildiğini söylüyor. Bu yüzden yayıncılar arasında bir rekabet söz konusu.
Bu yazının temel amacı kullanıcı ve yayıncı arasındaki ilişki hakkında genel bir görüntü çizmektir. Google’ın yayıncıların içeriklerini nasıl gördüğü, sayfa sıralamasında hangi kıstasları baz aldığı, içeriklerin nasıl hazırlanması gerektiği gibi konular hakkında deneyimlerden hareketle bilgilendirme sağlamaktır.
Giriş
1945’te The Atlantic Monthly’de “As We May Think” başlıklı bir makale yazan Vannevar Bush tarafından yapılan bir tanımlamada sürekli büyüyen merkezi endekslerde bilgi bulmanın giderek artan zorluğunun üstesinden gelmeyi amaçlayan, yayınlanmış bilgileri bulmak için bir sistem kurulması gerektiği ifade ediliyordu. Bilgisayarların ve internetin 90’lı yıllardan bu yana yaygınlaşmaya başlaması web alt yapısında kritik bir sorunun çözümünde kilit bir rol oynadı. Eylül 1998’de Google kuruldu ve kullanıcılara hizmet vermeye başladı.
“Kullanıcı bir sorgu girdiği (arama yaptığı) zaman, makinelerimiz, dizinde eşleşen sayfa olup olmadığını anlamak için arama yapar ve kullanıcıyla en alakalı olduğunu düşündüğümüz en yüksek kaliteye sahip sonuçları döndürür. Alaka düzeyi belirlenirken kullanıcının konumu, dili ve cihazı (masaüstü veya telefon) gibi bilgileri içerebilen yüzlerce faktörden yararlanılır. Örneğin, “bisiklet tamircisi” araması, Paris’teki bir kullanıcıyla Hong Kong’daki bir kullanıcıya farklı sonuçlar gösterecektir.”
Yazıyı üretmek ve biçimlendirmek
Yazıların özgün ve kaliteli bir şekilde yazılması önemlidir, ancak görülebildiği kadarıyla websiteleri bazen bu durumu ihlal edebiliyor. Özellikle bir konu gündem olduğunda başka bir websitesinden içerik kopyalayıp ilaveler yaparak (yeterli değer katmadan farklı web sitelerin içerikleri birbirine ekleme veya birleştirme) paylaşabiliyorlar ve sitelerine trafik sağlıyorlar.
“Yüksek kaliteli kaynaklardan olsa bile, tamamıyla toplama olan içerik, siteniz tarafından sağlanan başka yararlı hizmetler veya içerik olmadan kullanıcılara katma değer sağlamayabilir. Bu yaklaşım ayrıca, bazı durumlarda telif hakkı ihlaline de neden olabilir. Sitenizi diğer sitelerden farklı kılan özgün içerik oluşturmak için zaman ayırmak önemlidir.” Toplama İçerik
Şimdiye kadar edindiğim tecrübe bana Türkiye’deki kullanıcıların magazinsel, siyasal ve telif hakkı bulunan içerikler hakkında sıklıkla sorgu yaptığını gösterdi. Web sitelerinin bu tür içeriklere ağırlık vermesi çoğunlukla kullanıcı talebiyle ilgildir ve birden fazla anahtar kelime üzerinden kullanıcı yakalamak için yazıların giriş kısmında bu anahtar kelimeleri kullanarak okuyucuyu yormayı ve sitede tutmayı sevdiklerini söyleyebiliriz. Onlar açısından kullanıcının daha uzun süre sitede kalması reklam gelirlerinin artmasına ve başka sayfalara yönelebilmelerine olanak sağlıyor.
Bir yazıyı yazı editörüyle biçimlendirmek kullanıcının okumasını kolaylaştırır. Başlık oluşturur, alt başlık atar, içerik uzunluğu (kelime sayısı) sağlar, görsel veya video kullanır ve içeriği zenginleştirebilirsiniz. Bunların tümü özgün olduğu taktirde SEO açısından faydalıdır.
Google, bir içerikteki görselleri Image SEO başlığıyla değerlendiriyor. Bu durum, yazı için çalışma yapılırken görsellerin de son derece önemli olduğunu gösteriyor. Çünkü iyi ve eşsiz bir görsele sahipseniz Googlebot bu görseli Görseller adındaki kitaplığında da sergileyecektir. Yazınız kötü bir sıralama elde etmiş olsa bile kullanıcıların görsel üzerinden yazıyı bulması mümkün. Çünkü bazı kullanıcılar doğrudan bir görseli hedefleyerek sorgu gerçekleştirebiliyor. Bir yazıda görsel veya video bulunması da sayfa sıralamasını etkileyen faktörlerden biridir. Örneğin herhangi bir sitenin haritasına bakarsanız (sitemap) burada Googlebotlarının yazıda görsel olup olmadığına dikkat ettiğini göreceksiniz.
Anahtar kelime seçimi
Anahtar kelimeler bir yazının bulunmasını sağlayan bir, iki veya üç kelimeden oluşan sözcüklerdir. Bir yazı tamamlandıktan sonra anahtar anahtar kelime seçilir. Seçim yapılırken kullanıcının yapacağı sorgu dikkate alınır. Örneğin bir spor takımının kuruluş tarihi hakkında bilgi edinmek isteyen bir kullanıcı düşünelim. Bu sorguyu “Los Angeles Lakers kuruluş tarihi” anahtar kelimesiyle gerçekleştirecektir. Eğer bununla ilgili bir içerik üreteceksiniz böyle bir anahtar kelime hedeflenmesi gerekir.
Anahtar kelimelerle ilgili en çok kafa karıştıran soru “Yazıda kaç anahtar kelime kullanmalıyım?” sorusudur. Bu soru yazının uzunluğuna göre değişir. Eğer uzun bir içerik kaleme aldıysanız en fazla beş anahtar kelime belirleyebilirsiniz. (Bu sayıyı geçmeniz tavsiye edilmez) Ancak içeriğiniz kısaysa en fazla üç anahtar kelime hedeflemeniz yerinde olacaktır. Aksi halde anahtar kelimeler etiket olarak dizine eklenecek ve kullanıcı tarafından bulunması zorlaşacaktır.
Yazının bulunmasını sağlamak
Eğer yazınızı tamamladıysanız sıradaki beklentiniz yazınızın bulunabilir olmasını sağlamak olacaktır. Bunu sağlamak için Google sizden bir dizin haritası (sitemap) oluşturmanızı ve kendi ürünü olan Search Console üzerinden bu haritayı göndermenizi istiyor. Her bir yazı için teker teker dizine ekleme işlemi yapabilirsiniz. Ancak birden fazla yazı ürettiğinizde bu durum size oldukça meşgul edecektir. Zamandan tasarruf sağlamak adına site haritanızın yazılar tamamlandıktan sonra gönderilmesi daha faydalı olacaktır. Ancak bu aşamada bazı websiteleri için bu durum bir handikap kabul edilebilir. Çünkü yazdığınız yazı haber niteliği taşıyorsa hızlı bir şekilde dizine eklenmesini sağlamalısınız. Eğer dizine eklenmezse kullanıcılar sizi bulamaz, dolayısıyla organik trafik kaybı yaşarsınız ve bu durum okuyucuları rakibinize kaptırdığınız anlamına gelir. Peki Google bu sorunun çözümü için ne öneriyor?
Google Haberler’i muhakkak görmüşsünüzdür. Belirli bir anahtar kelime ile arama yaptığınızda (örneğin bir futbol takımının adını arattığınızda) Başlıca Haberler adında bir pano beliriyor. Burada isimlerinin çoğunu bildiğimiz medya ve televizyon şirketlerinin, büyük gazetelerin ve yerel basının internet sitelerinin kayıtlı olduğu bir yayıncı merkezi var. Bir anahtar kelime trend olduğunda, Google öncelikle bu yayıncıların trend konuyla ilgili içerik üretip üretmediklerine bakıyor ve aşağıdaki faktörleri dikkate alarak bir sıralama gerçekleştiriyor:
- Yayıncının kategorisi
- Haberin son 48 saat içerisinde yayınlanmış olması
- Yayıncının Google Haberler’deki abone sayısı
- Yazının okunma sayısı (ölçümler)
- Kullanıcının ilgili içerikte geçirdiği süre (kullanıcı davranışı)
Eğer ulusal, yerel veya uluslararası düzeyde haber üreten bir portala sahipseniz içeriklerinizin hızlı bir şekilde dizine eklenmesi gerekiyor demektir. Yayıncılar panoda görüntülenmese bile yazılarının hızlı bir şekilde görünür olmasını sağlamak için web sitelerini yayıncı merkezine kaydediyorlar.
Googlebot’un sitenizi tarama hızını ayarlamak için başvurulabilecek bir başka yöntem yine Search Console üzerinden yapılabilecek bir değişiklikle mümkün. Bu aşamada bir mülk seçerek Google’ın maksimum verimlilikle sitenizi optimize etmesini sağlayabiliyorsunuz.
Kullanıcı deneyimi
Kullanıcı deneyimi SEO’da user journey ve user experience kavramlarıyla ifade ediliyor. Kullanıcı deneyimi bir kullanıcının bir yazılımla etkileşime girdiğinde yaşadığı deneyimlere ve sergilediği davranışlarına verilen isim olarak tanımlanabilir. Google, bir sayfanın kalitesini değerlendirirken kullanıcı davranışlarını da temel alıyor ve buna göre sayfa sıralamanızı belirleyebiliyor. Örneğin bir konu hakkında anahtar kelimeler seçerek arama yaptınız. İlk dizin sayfasında aradığınız bilgiyi veya çözümü bulamadınız ve ikinci sayfaya yöneldiniz. Buradaki bir websitesinde geçirdiğiniz süre daha uzunsa Google bu durumu algılıyor ve söz konusu sayfanın daha ön sıralarda yer alması gerektiğine karar veriyor. Bu nedenle üretilen yazı hiçbir yerde paylaşılmasa bile zaman içerisinde Google tarafından önemli olarak kabul edilebilir.
Teknik altyapı
Teknik altyapı bir web sitesinin kalitesini belirleyen önemli unsurlardan biridir. Sayfaların hızlı yüklenmesi, kullanıcının sayfalar arasında hızlı hareket edebilmesi, sayfaların birbirine köprülerle bağlı olması, içeriğin okuyucuyu yormayacak bir şekilde kaleme alınması (başlık, alt başlık, paragraf uzunluğu), görsel kullanımı ve geri bağlantılar bir websitesinin teknik alt yapısını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bunların tek birini önemsemek ve oraya ağırlık vermek SEO açısından çeşitli kusurlar oluşmasına yol açacaktır.

Bağlantılar
Geri bağlantılar SEO’da backlink olarak ifade edilir. Bir kullanıcı başka bir web sitesine geri bağlantı sağladığında (bağlantının türüne göre) Googlebotları bu bağlantıları (niteliğine göre) izleyebilir. Bu durumu akademik atıflara benzetebiliriz. Eğer bir akademik çalışma başarılı olmuşsa, başka akademisyenler makalelerde veya kitaplarda o çalışmaya atıfta bulunur. Bu durum, araştırmanın ve yazarın popülerliğini, daha somut bir ifadeyle puanını artırır. Böylece yazar akademik kariyerinde daha hızlı bir yükseliş gerçekleştirerek terfi eder. (Örneğin doçentlikten profesörlüğe yükselir.)
Geri bağlantılarda da benzer bir durum söz konusudur. Bir kullanıcı sizin bir yazınıza veya web sayfanıza referans olduğunda Google sitenizin puanını artırır. Bir sonraki yazılarınız daha üst sıralarda yer almaya başlar. Örneğin düşük puanlı bir web sitesi bir konuda içerik ürettiğinde ve bir anahtar kelime hedeflediğinde, yüksek puanlı bir başka web sitesinin (o anahtar kelimeyi hedeflemediği, ancak içeriğinde geçtiği halde) gerisinde kalabilir.
Kullandığınız domain ne kadar eskiyse ve geçen süre içerisinde ne kadar çok sayıda içerik ürettiyseniz doğal backlinklerinizin sayısı da o denli yüksek olacaktır. Googlebotlar tarafından 20 yıldır tanınan bir domain ile 2 yıldır tanınan bir domain elbette bir değildir. Yukarıdaki cümlede doğal backlink kavramını kullanmamın sebebi alternatiflerinin de var olmasıyla ilgilidir. Doğal backlink siz herhangi bir çalışma yapmadığınız halde bir başka kullanıcının sizi fark etmesi, değerli bulması ve backlink sağlamasıyla oluşur ve genellikle birbiriyle ilişkili konularda böyle bir geri bağlantı sağlanır. Ancak bundan ayrı bir şekilde pek çok web sitesinin sayfa sıralamasını iyileştirmek adına backlink satın aldığını görüyoruz. Google, para karşılığında veya “Bana bağlantı ver, ben de sana bağlantı vereyim” düşüncesiyle oluşturulan backlinkleri hoş karşılamıyor ve bunu sıralamaya bir müdahale olarak algılıyor. Bununla birlikte sosyal bir platformda paylaşılan bir bağlantıya tıklayarak gelen yüzlerce veya binlerce kullanıcının davranışını da bir kıstas olarak kabul etmiyor. (Sosyal platformlar haliyle nofollow backlink sağlar)
Giden bağlantıların nitelikleri (Backlink türleri)
Giden bağlantı, sizin web sayfanızdan bir başka sayfaya yapılan yönlendirmedir. (bkz. Hiper metin) Google açısından bağlantıların nitelikleri vardır. Bunlar özel kodlarla belirtilir. Bazı içerik yönetim sistemleri üçüncü taraf eklenti kullanarak (Örneğin WordPress’te External Links) tüm harici bağlantıları devre dışı bırakabilir. Aşağıdaki kodlar bağlantının niteliklerini tanımlar:
- rel=”sponsored”: Reklam veya ücretli yerleşim olan bağlantıları ifade eder. Sıralamayı etkilemez.
- rel=”ugc”: Yorumlar ve forum yayınları gibi kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik (UGC) bağlantılarını ifade eder.
- rel=”nofollow”: Google’a bağlantı verilen sitenin takip edilmemesi gerektiğini söyler. Sıralamayı etkilemez.
- Devam okumaları: Giden bağlantıların niteliği
- Devam okumaları: Backlink ne işe yarar?
| <a rel=”nofollow” href=”https://cheese.example.com/Appenzeller_cheese”>Appenzeller</a> |
Google Arama Merkezi’nde değinilmeyen bir başka bağlantı türü ise dofollow’dur. Bu bağlantı türü Google’a siteyi takip etmesini söyler. Başka bir deyişle dofollow, Google’a “Bu linki kontrol ettim, faydalı buldum, sen de bir bak” demektir.
Telif hakkı bulunan yayınlar
Yakın bir dönemdeki Alexa sıralamasında Türkiye’de en çok ziyaret edilen web siteleri arasında film, dizi & program gibi ücretli içerikleri gösteren korsan web siteleri olduğunu biliyorduk. Bu sitelerin Google Adsense entegrasyonu yoktur. (Başvuru yapsalar da kabul edilmezler.) Bunlar kaçak bahis veya kumar sitelerinin reklamlarını göstererek kazanç sağlarlar ve son kullanıcıya ücretli içerikleri korsan yayınlarla ücretsiz olarak sunarlar.
Telif hakkı bulunan yayınlar piyasaya sürülen ücretli bir materyalin (film, müzik vb.) internet üzerinde kullanıma sunulmasıyla ilgilidir. İnternet içeriklerinin çoğu, geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu tür içerikleri bulma üzerine kuruludur. Örneğin yeni çıkan bir filmi para ödeyerek sinemada izlemek yerine korsan yayın aranır. Bir başka somut örnek futbol maçlarıdır. Çoğu taraftar, yayıncı kuruluşların pahalı bulduğu paketleri satın almak yerine bir web sitesi üzerinden maçları takip etmeye çalışır. Uluslararası maçlarda bu tür sorgular oldukça popülerdir. Telif hak sahipleri bu türden yayınları mümkün olduğunca engellemeye çalışır, ama her zaman başarılı olamaz.
Google geçtiğimiz yıllarda bu konularla ilgili şikayetleri daha az dikkate alıyordu. Ancak şimdi işler biraz daha değişti. Telif hak sahipleri DMCA’yı kullanarak kazançlarına balta vuran internet sitelerini şikayet edip linklerini kaldırabiliyorlar. Google, bu konuda ilgili sayfanın en altında dizinden kaldırılan bağlantılarla ilgili bilgi veriyor. Örneğin: “ABD Dijital Binyıl Telif Hakkı Yasası kapsamında aldığımız bir şikayet nedeniyle, bu sayfadan 1 sonucu kaldırdık.” Buradaki işleyiş şu şekildedir: Bir firma bir içerik üretir ve dağıtım haklarını bir başka şirkete satar. Bu şirket dağıtım haklarını diğer ülkelerdeki yerel şirketlere satar. Yerel şirketler faaliyette bulundukları ülkelerde o içeriğin telif haklarının korunmasından ve dağıtımından sorumludur.
Bir filmin internet ortamına düşmesi, filmin sinemada gösterime girmesinden bir veya iki ay sonra gerçekleşir. Dijital kopyaları dağıtılmaya başlanır ve bu kopyalar çeşitli video formatlarında kaydedilerek torrent sitelerine düşer. Web siteleri bu torrentleri çekerek alt yazılarla birlikte internette kullanıcıların erişimine sunar.

